Yeryüzü Bize Mescit Kılındı

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

R. Seyyah: 1982 İstanbul doğumluyum. Eşimin iş durumundan dolayı 6 yıllık evliyken Avustralya’ya taşındık .

Yaşadığınız ülkeden kısaca bahseder misiniz? 

Yaşadığımız bölge tek katlı bahçeli evleri, hayvanlarıyla köy hayatına benzeyen ama bir yandan da çok gelişmiş alışveriş merkezlerinin olduğu her şeye ulaşabileceğiniz metropol hayatı yaşatan bir yer. Çoğunluk “Aussie” denen Avustralyalılar olduğu kadar bütün dünyadan göç aldığı için her millet, ırk, din, dil ve insanı görebileceğiniz uluslararası bir kıta Avustralya.

Yaşadığımız şehrin iklimi genel olarak İstanbul’un yazı gibi, kışın ise bahar havası yaşanıyor. Hiç kar yağmıyor ve kısmen tropikal iklim olduğu için yazın devamlı yağmurlu. Her taraf yeşillik, bol oksijen var. Pasifik Okyanusu’na çok yakın olduğu için her yer nehir ırmak ya da göl. Halkının çoğu sabahları erken kalkıyorlar, sağlıklı beslenmeye önem veriyorlar ve düzenli spor yapıyorlar.

Yaşadığınız ülkeye gelirken beklentileriniz, hayalleriniz nelerdi? Beklentilerinize kavuştunuz mu, hayal kırıklığı yaşadığınız noktalar oldu mu? 

Yeryüzü bize mescit kılınmıştır, rızkımız neredeyse Allah oraya gönderiyor bizleri. En ufak bir beklentiyle gelmedim, en kötü şartlara kendimi hazırlamıştım, ne bulduysam benim için ekstra oldu bu yüzden. Adapte olmakta hiç zorluk çekmedim. İlk günden içim ısındı ve hiç bir hayal kırıklığı yaşamadım Allah’ın izniyle.

Yaşadığınız ülkenin yerli halkından farklı muamele görüyor musunuz? Müslüman kimliğinizi herhangi bir sorun olmadan taşıyabiliyor musunuz? 

Avustralya, özellikle son 30 senedir, Müslümanlardan göç aldığı için halkı da alışmış. Her çeşit insan bulmak mümkün sokaklarda. Başörtülü, hatta peçeli bile göze batmıyor ve her ne kadar küçük bir azınlık da olsak selam verebildiğimiz din kardeşlerimizi görünce çok mutlu oluyorum. Aynı zamanda gayrimüslim halkın çokluğunu görüp tebliğ sorumluluğumuzun olduğunu düşünüyorum. Elhamdülillah kimseden farklı muamele görmedim ve sağlık ocağı, banka, alışveriş merkezleri gibi yerlerde de görevliler herkese olduğu gibi güler yüzlü ve çok kibar davranıyorlar, kimse benim nasıl giyindiğimle ilgilenmiyor yani.

Yaşadığınız yerde, özellikle ilk günlerinizde karşılaştığınız zorluklar oldu mu? 

İlk günler yaşadığımız yiyecek sıkıntısı oldu, marketlerde satılan şeylerin hangisinin helal-haram olduğunu bilemediğimiz için zorlandık. Sonra yavaş yavaş çevreyi öğrendik, yiyeceklerin içindekiler bölümünü okumaya ve yorumlamaya alıştık; hatta Türkiye’ ye gittiğimizde devam eden bir alışkanlık olarak sürdü bu durum.

Alışkanlıklarınızın, zevklerinizin, yaşam tarzınızın değiştiğini düşünüyor musunuz? 

Çok temel şeyler değişmedi tabi ki ama insan yaşadığı ülkenin kültürüne alışıyor. Hayat tarzımız ailece değişti. Türkiye’deyken yapmadığımız şeyleri yapmaya başladık ya da bazı şeylerden vazgeçtik. Markete giderken yaptığımız alışveriş listemiz bile değişti ve işin ilginci Türkiye’ye tatile gittiğimizde ne yesek diye zorlandık. Aradan seneler geçince fark ettik bu değişimi de. Bir de trafiğin Türkiye’ye göre tersten ilerlediği bir ülkede yaşadıktan sonra sıla -ı rahime gidiyorsunuz ve aa bir de bakıyorsunuz herkes yolun yanlış tarafında.

Türkiye’de olduğu gibi kolayca komşuluk, arkadaşlık ilişkileri kurabiliyor musunuz, yoksa yabancı bir birey olarak tek başına mısınız? 

Komşuluk, arkadaşlık ilişkileri açısından Türkiye’de nasılsam Avustralya’da da öyleyim. Tamamen tek başıma yaşıyorum sayılmaz ama öyle çok da başkalarıyla iletişim halinde olduğum da söylenemez.

Türkiye’de mevcut olup yaşadığınız yerde bulamayacağınız sizin için önemli olan bi şey var mıdır, varsa nedir? 

Türkiye’de mevcut olup yaşadığım yerde bulamayacağım benim için çok önemli olan bir şey kesinlikle yok.

Türkiye’den giderken yanınızda götürdüğünüz ve yaşadığınız yerde özlemini duyduğunuz, ulaşması zor veya imkansız yiyecekler nelerdir? 

Yiyecek konusu biraz karışık, çünkü Avustralya çok sıkı bu konularda, sınırlı şeylerin sokulmasına izin veriliyor; o da bin bir türlü prosedürle, bu yüzden biz havaalanında sıkıntı yaşamamak için hiç bir yiyecek maddesi sokmuyoruz.. Tabi ki bir yiyeceğe özlem duyulabilir ama nihayetinde nefsanî bir şeydir ve desteklenmemesi gerekir diye düşünüyorum. Dünyada açlıktan ölenler varken bazı şeyler de eksik olsun.

Mümkün olsa, yaşadığınız ülkeden Türkiye’ye bir şeyler götürmek, taşımak isteseniz, bunlar neler olurdu?

Buraya özgü “macadamia nut” denen fındığa benzer bir kuruyemiş var. Biz akrabalara genelde ondan götürüyoruz. Bir de koala ve kangurularıyla meşhur bir ülke olduğu için bütün hediyelikler onların üzerine kurulmuş. Türkiye’de olmayan değişik yiyecekleri de bavula koyuyoruz, ” biz yedik sizinle de paylaşalım istedik” demek için.

Gözlemlerinize veya tecrübelerinize dayanarak, yaşadığınız ülkede çocuk yetiştirmek konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye’ye kıyasla zorlukları veya kolaylıkları nelerdir? 

Çocuk yetiştirmek çok daha kolay, her şey anne ve çocukların rahatı için dizayn edilmiş. Parklar, bahçeler, oyun evleri. Dört duvar arasında, yüksek apartman dairelerinde değil de doğal yaşamla içiçe büyüyor çocuklar. Daha bebekken çıplak ayakla bahçede rahatça emekleyebiliyorlar mesela. Bir dil öğrenmek özellikle çocuklar için çok kolay, okula başladıkları ilk sene adapte olabiliyorlar. Eğer o ülkede doğduysa zaten bir aşinalık oluyor esas mesele ana dilini unutturmamakda, bu sebeple anne-babaya büyük iş düşüyor. Her bölgede İslam okulu bulunmayabiliyor, varsa bile yetersiz oluyor. Dışarıdakilerin yaptığı her yanlışı zaten bunlar Müslüman değil diye açıklayabiliyoruz, ama Türkiye’de maalesef bu mümkün değil. Müslüman olan ama yaşayış tarzından ya da giyim kuşamından hiç anlaşılmayan insanlar var. Belki de yanlış örneklerden etkilenmeden direkt doğrusu verilebilir ama bunun için de en önemli sorumluluk ailenin. Anne-babadan da gerek sözlü gerekse lisan-ı hal ile bir şey alamayan çocuklar maalesef kendini yabancı bir kültürün içinde buluyor. Ezan sesi duymamak gibi bir sorun yok elhamdülillah, evdeki ezan okuyan saatler var. İşin güzel yanı Türkiye’de ezanlar açıktan okunur ama o davete icabet eden insan sayısı ne kadar azdır, burada ise namaz saatlerinde camiler doluyor. Özellikle cuma namazına katılmak hanımlar için de mümkün.

Röportajımıza katıldığınız için teşekkür ederiz.

Röportaj: Hanne Meryem

[bdp_ticker ticker_title=”Son Yazılar” theme_color=”#dd9933″ font_color=”#4c4f56″]

Bir Yorum / One Comment

  1. Canan 14/04/2018 at 16:43 - Cevapla / Reply

    S.a. Sevgili hanimlar, oncelikle boyle ayrintili bir raportaji bizlere sundugunuz icin size ayri ayri cok tesekkur ederim. Ama ben yine de ille de vatanim derim.Acizane kendim de avustralya sydney dogumlu olarak cevaplariniza katiliyorum, aynen dediginiz gibi,sorularda tam yerinde olmus.Buralarda artik elh turk bakkalarina bir cok yiyecekler mevcuttur. Ozellikle bizim bulundugumuz semtte kisi kenidisini turkiyede gibi hissediyor, nereye baksaniz musluman ve tesetturlu hanimlari gorebiliyorsunuz,artik elh kiz cocuklardan da ortulu var. Elh bir cok camimiz var, dernek ve bizim eve cok yakin icinde bulundugumuz Mehmed Zahid Kotku Rh.Aleyh dergahimiz var.Rahmetli M.Es’ad Cosan Rh.Aleyh hocamiz da buralara ayak bastigi ve buralarda da bulundugu icin avustralya’nin degeri onlarin buralarda bulunmalariydi.Cunku onlar geldi zaman herseyde bereket, hayir ve feyiz vardi. Rabbim sefaatlerine , himmetlerine cumlemizi nail eylesin, Livaul hamdi altinda hasr eylesin.Ars-i ala’nin golgesinde golgelendirsin,amin.Gercekten cocuk egitimi konusunda islami bir okul olmasi bile okulda sadece ingilizce konusuluyor.Acizane bende burada lise’ye kadar okulumu tamamladim ama turkceyi hic unutmadim, hic turkce kitaplarini ihmal etmedim,hatta en cok da konustumuz o dur.Mesela gecenlerde bir turk doktora gittim, nere dogumlu oldugumu sordu, soyleyince,maasallah turkcesiniz cok guzel dedi.Hamd olsun bizler evde cocuklarimiza gerek turkce kitaplardan, gerek dini egitim cd’lerden ve evde devamli turkce olarak konusmaktan yararlanabiliyoruz elh. Rahmetli hocamiz burada avustralya da iken konusmalarinda,aman cocuklariniza dikkat edin, dinlerine, dillerine egitimlerine,giyimlerine onem verin derdi. Bu yuzden biz anne ve babalara cok gorev dusuyor. Rabbim hepimizin yardimcisi olsun. Bilmedigimiz hayirlar nerede ise bizleri Rabbim oraya yoneltsin insallah.
    Sydney’den Selam ve Sevgiler.

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top