Sandy'nin Ardından

Geçtiğimiz hafta Amerika Birleşik Devletleri, kayıtlarına geçmiş en büyük kasırgayla, Sandy’yle çalkalandı durdu. Kasırga, ABD’yi vurmadan evvel Atlantik Okyanusu’ndaki pek çok ülkede (Haiti, Jamaica, Cuba, Puerto Rico, Dominik Cumhuriyeti ve Bahamalar) hasar ve can kaybına sebep oldu. ABD’de ise doğuda Florida’dan Maine’e ve en batıda Michigan’a kadar 24 eyaleti etkiledi. Ama en büyük hasar New Jersey ve New York civarlarında meydana geldi.

Kasırgada 150′ den fazla kişi hayatını kaybetti, binlerce insan evsiz kaldı, milyonlarca insana günler boyunca elektrik verilemedi. New York Borsası tarihinde ilk kez, tatiller dışında 2 gün boyunca kapalı kaldı. Sandy’nin ABD’de meydana getirdiği hasarın yaklaşık 50 milyar dolar olduğu söyleniyor.

Kasırga, dolunay olduğu günlere rast geldiği için suların yükselmesi de had safhada oldu. New York’da metro istasyonlarını ve tünelleri su bastı. New Jersey’nin kıyı şehirleri tamamen sular altında kaldı. Arabalar ve kamyonlar akıntılarla sürüklendi.

Saatte 150 km hızla esen şiddetli rüzgar sebebiyle binlerce ev uçtu, yüzyıllık ağaçlar köklerinden söküldü.

New York ve New Jersey civarı tam bir felaket ve kaosu yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor. Aradan geçen bir haftadan sonra pek çok kişiye elektrik verilmeye başlanmış olsa da oluşan hasarın giderilmesi ve etrafın temizlenmesinin çok zaman alacağı söyleniyor.

Sandy’nin etkisinin bu kadar geniş ve yıkımının fazla olmasının sebebini uzmanlar iklim değişikliğine bağlıyorlar. Yani Sandy, gelecekte “en büyük yıkımı yapmış kasırga” diye anılmayacak, çünkü çok daha şiddetlileri gelecek. (Allah muhafaza). Burada belirtmek isteriz ki, uzmanlara göre, iklim değişikliği fırtınaların oluşmasına sebep olmasa da, normalde oluşan fırtınaların daha şiddetli olmalarına sebebiyet veriyor.

Tahminlere göre; pek çok ülkede kıyı şehirleri bu şekilde sular altında kalacak. Şimdiden New Jersey’nin sahil şeridinin haritadaki görünümü değişmiş durumda.

Yardımlar ve Sandy’den Etkilenen Müslümanlar

Aradan geçen bir haftanın ardından kasırganın yaraları sarılmaya çalışılıyor. Pek çok gönüllü, felakat mahalline gidip bedenen çalışmalara katılıyor. Bütün kurum ve kuruluşlar maddi yardım topluyorlar.

ICNA (İslamic Circle of North America)’ dan yapılan açıklamaya göre; Sandy’den zarar gören 8 milyon insandan yaklaşık 300 bin kişisi Müslüman. Kasırga sebebiyle 26 cami ve 5 İslami okulun hasar gördüğü söyleniyor.

ICNA, Sandy’zedelere yardımda bulunma maksadlı girişimde bulunuyor. Adına “Muslim Response to Hurricane Sandy Survivors” denen bu çalışmaya 1 milyon dolarlık fon ayıran ICNA, bu sayede Müslüman veya gayri Müslim ayırd etmeden, ihtiyacı olan herkese yardım ediliyor.

Ayrıca diğer İslami teşkilatlar ve yerel camilerde de çeşitli yardımlar toplanıp yerine ulaştırılıyor.

Fırtınayı yaşayanlardan…

Bütün bu maddi yıkım ve hasarların yanında kasırgayı yaşayanlar korku, endişe, sıkıntı, teslimiyet, çaresizlik ve hatta kimi zaman da ümit, muhabbet ve birlikte olmanın verdiği huzuru yaşadılar. New Jersey’de yaşayan iki Müslüman arkadaşımıza kasırga öncesinde, esnasında ve sonrasında yaşadıklarını, hissettiklerini ve tecrübelerini sorduk. Gelin kasırganın şahidlerine kulak verelim, bakalım bizimle neler paylaşacaklar…

Burada sefalet daha çok

“Kasırga öncesi, hiç kimse bu kadar şiddetli olabileceğini tahmin bile edemezdi. O sebeple, önceki yaşadıklarımızla kıyas edip, bir şey olmaz veya bir iki gün idare ederiz diye düşündük. Kasırga kasırgalığını yaptı ve sildi süpürdü.

Kasırga anınında herkesle birliktesiniz ve herkesle aynı kaderi paylaşıyorsunuz, o vakit durum kolayca katlanılır oluyor. Çünkü o korkuyu ve sıkıntıyı yaşayan tek siz değilsiniz. Hamdolsun, daha kötüsü de olabilirdi, yaşıyoruz ya diyorsunuz.

Kasırga öncesinde Müslüman yardım teşkilatları, diğer teşkilatlarla birlikte çalıştılar. Çok takdir ettim, telefon numaraları verdiler ve sığınma evlerinde birlikte çalışacaklarını bildirdiler.

Fırtına öncesinde oluklar temizlendi, kum torbalari ve jeneratörler alındı. Fenerler, piller, konserve yiyecekler, buzdolabına ihtiyaç olmadan saklanabilecek süt çeşidi ve su, en çok temin edilenler arasındaydı. Bir gün öncesinden artık hiç bir şey bulmanız imkansız hale geldi.

Asıl mühim olan kasırga sonrası imiş meğer. Amerika`da her şey elektriğe bağlı, hiç bir şey elektriksiz olmuyor. Gazınız ve sıcak suyunuz varsa şanslısınız. Yoksa tam bir felaket. Ama Amerikalılar dayanıklı, sabırlı; öylece oturuyorlar, gidecek birileri varsa ne ala, yoksa şikayet etmeden evlerinde oturuyorlar. Hatta size dahi yardım teklifi ediyorlar. Ön taraftaki komşum, buyrun bize gelin, ocağı yakar ısınırız diyor, her şeylerini paylaşmaya hazırlar. Ne diyelim, Allah hidayet versin.

Evimizin küçüklüğüne şükretmesem de hep hamdederim, ama bu sefer çok şükrettim, çünkü ocağın üzerine iki çaydanlık koyduk, onların buharlarıyla evin sıcaklığını 72 derecede (~22 C) muhafaza edebildik. Bunu da aslında yine komşularımızdan öğrendik.

Elektrik olmaması, cep telefonlarını da sınırlı kullanmaya izin veriyor. Her yer kuyruk, her sey sınırlı. Türkiye’deki yakınlarımıza çok fazla ayrıntılı anlatamıyoruz, onlar sadece Amerika’da böyle sefalet olabilecegine inanamıyorlar. Ama ben artık inanıyorum. Türkiye`de insan birinin evine sığınır hiç olsun. Burada çok daha fazla sefalet var…”

Hayat böyle de yaşanırmış

“Hepimiz biliriz ki Rabbim hepimize İslam ile son derece sade bir hayat sunmuştur.

Yaşama amacımızı unutturacak kadar onu zora koyan biz insanlar olmuşuz. Hayatın akışı içinde farketmesek de Rabbim gün geliyor bir sıkıntı ile bunu bize gösteriyor. Son yaşadığımız Sandy kasırgası bir kere daha “ biz ne yapıyoruz, böyle nereye gidiyoruz?” sorusunu aklımıza getirdi. Kendimize bir çeki düzen vermek adına bir vesile oldu.

Ne evdeki eksiklerin, ne de sofradaki tuzun bir önemi kaldı. Çünkü bunların hiçbirisi zaten önemli değildi.

Sandy ile anladık ki eskiye ait yaşanan onca güzelliğin unutulmasının sebebi, değişen hayatın gerekleri değil, bizlermişiz. Şöyle bir hayata dur deyip de “yahu bir de böyle yapalım” desek, o güzellikleri yine bulacağız hanemizde. Onca zorluğuna rağmen ne güzeldi su son geçen birkaç gün… Rabbim elbet tekrarını yaşatmasın, ama bu günler kimisi için hayırlara vesile oluyor. Hayır gören inşaallah hayır bulurmuş.

O günlerde hepimiz aynı odada toplanıp sohbet edebildik. Sofradaki yemeğin ne adı soruldu, ne de tadı. Bu sene fazla soğuk yaşamadık ama geçen seneden soğukta yaşamanın ne kadar zor olduğunu bildiğimiz için, biraz kabuğumuzdan çıkıp etrafımız ne haldedir, onunla ilgilenir olduk. Akşam erkenden yatıldığı için sabah namazına kalkmak hiç zor olmadı. Suyu idareli kullanır olduk. Dışarıdaki insanların ihtiyaçları olduğunu bildiğimizden, elektriğimiz gelmis olsa bile onu idareli kullanmaya çalışıyoruz. Hatta çocuklar ışıkları kapatma konusunda son derece ihmallik gösterdiklerinden, bu zamana kadar harçlıklarından kesilirken, şimdi kendileri hemen kapatıyorlar. Eskilerde ceza yönteminin az olmasının sebebi zannediyorum ki bu: hayat kendi içinde öğreniliyor ve yaşanan sıkıntılar insanı olgunlaştırıyor.”

Mü’minin durumu (bir hadis)

Suheyb-i Rumi radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Mü’minin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.”

Müslim, Zühd 64

Sandy’ye mesajlar

Amerika insanı ilginçtir. Her olaydan gülümsenecek bir pay çıkarır, hayatı çok da ciddiye almazlar sanki. Her fırtına ve kasırga öncesi camlarına, kapılarına çektikleri kepenklere o fırtına ve kasırgaya hitaben mesajlar yazarlar. Bu, belki biraz da tepkilerini ifade yöntemleridir onların.