Eğer müzeleri seviyorsanız, New York bir müzeler cennetidir diyebiliriz. İrili ufaklı, sanatsal ve kültürel, askeri ve tarihi pek çok müze var bu şehirde. Hangileri gezilmeye değer diye küçük bir araştırma yapmanız, ne görmek ve bilmek istediğinize karar vermeniz yeterli. Ailedeki herkesin farklı konulara ilgisi varsa o zaman yapılacak şey; elinize bir müze haritası alıp, gayet makul fiyatlarda olan (istisnalar kaideyi bozmaz) müze ziyaretleri için yollara düşmektir. New York da yaşıyorsanız ve Newyork pasonuz varsa daha ucuza gezebilir ya da online bilet alarak belli bir indirimden yararlanabilirsiniz.
Müze ziyaretlerinde bizim ölçümüz şöyle; Eserlerin güzelliği, ihtişamı, tarihi olması vs. yanında, kendinizle, yaşam tarzınızla öyle ya da böyle bir bağ kurmaya çalışmanız, dolayısıyla güzel vakit geçirirken aynı zamanda bilgilenmeniz. Bu ölçüleri dikkate aldığımızda üç tane müze çıktı karşımıza; İntrepid Sea, Air and Space Museum, Metropolitan Museum of Art, Madame Tussauds Wax Museum.
Intrepid Sea, Air And Space Museum (Intrepid Deniz, Hava ve Uzay Müzesi);
İntrepid New York`daki bir limana demirlemiş halde bulunan, İkinci Dünya ve Vietnam savaşlarına katılmış bir uçak gemisi. Gemi bir kaç kez kamikaze dalışlarına maruz kalmış ancak sapasağlam ayakta kalmayı başarabilmiş.
Geminin üzerinde; aralarında Dünyanın en hızlı askeri Jeti Lockheed A-12, Atlantik Okyanusunu geçen ilk ve en hızlı ticari uçağı ve 2003 yılında seferden kaldırılan Concorde da dahil olmak üzere askeri ve ticari 28 uçak sergileniyor. Geminin diğer katlarına da girip gezinti yapabiliyorsunuz.
Ayrıca müzede Amerika`nın dizel ile çalışan ilk ve tek stratejik füze denizaltısı Growler`ı da gezme imkanı bulabiliyorsunuz. Daracık koridorları, yemekhaneleri, yatakhaneleri ve yaşam alanları ile İntrepid Müzesinin belki de en çok görülmeye değer kısmı Growler diyebiliriz.
Müzenin diğer ilgi çekici bölümü ise ik uzay mekiği Enterprise. 2012 de müzeye getirilen Enterprise Space Shuttle ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekiyor. Bu bölümde çeşitli video gösterileri, araç, gereç ve kıyafetler de sergileniyor.
Müze 1982 de açılmış. Müzeyi rehber eşliğinde gezerek uçaklar hakkında ayrıntılı bilgi edinmeniz de mümkün.
Metropolitan Museum Of Art (The Met) (Metropolitan Sanat Müzesi)
Devasa bir müze burası. Amerika`nın en büyük, Dünyanın en çok ziyaret edilen ikinci sanat müzesi.
Biz öncelikle İslam sanatları bölümünü ziyaret etmek istedik. Çünkü sanırım insan önce kendisinden bir parça olanı ziyaret etmek, az da olsa özlemini gidermek istiyor. İslam eserleri bölümü ikinci katta, sol tarafta bulunuyor ve birbirinin içine geçmiş sekiz-on odadan oluşuyor.
Müzenin İslam Sanatları koleksiyonu en batıdaki İslam ülkesi İspanya`dan başlayarak, Orta Asya, Orta Doğu ve en doğudaki Hindistan`a kadar uzanan coğrafyadaki Müslüman ülkelerden 7. ila 19. yüzyıllara ait, 12 bin çeşit parçanın yer aldığı büyük bir galeri. El yazması Kur`an`ı Kerimler ve kitaplar; Firdevsi`nin Şahname`sinden sayfalar, Şeyh Sa`di`nin Bostan`ı, Memlüklülerden bir duvar sütunu, İran`dan bir mihrab, İznik`ten bir çanak, Uşak`tan ipek hali, Mısır`dan mermer bir küp, 12 yy dan bir santraç piyonu, Fatimi döneminden bir kolye, Şam`dan gelen bir örtü, Cezayir`den ipek gelin şalı, Endülüs`den ahşap oyma bir kapı, çoğu dökülmüş çini bir duvarın parçaları… Ve daha pek çok nadide eser ziyaretçilerini bekliyor.
Müzenin Türk İslam sanatları koleksiyonu Koç Ailesi tarafından bağışlanmış. Diğer İslam sanatları kısmından ayrı bir sergi salonu burası. İşin aslı, bu eşyaları ve daha değerlilerini Türkiye`deki ve diğer ülkelerdeki hemen bütün müzelerde rahatlıkla görüp ziyaret etme bulabilirsiniz. Ama burada olmalarının ayrı bir anlamı ve değeri var; size tarihinizi ve köklerinizi hatırlatıyor, işte bu benim, benim medeniyetim diyorsunuz. Ayrıca size diğer modern sanatlarla mukayese imkanı veriyor ve en önemlisi İslam sanatının mütevazılığı ölçüsünde zerafetini, sadeliği ölçüsünde asaletini Batı`nın gözlerinin önüne seriyor olması.
İslam sanatları galerisi herkesin yoğun olarak ziyaret ettiği bir bölüm değil, yani müzenin diğer bölümleri kadar popüler değil burası. Bu eserlerin kıymetini bilenler ve hakkında bir bilgisi olan sevdalıları ziyaretine geliyor ancak. Eşyalar da onları bekliyor zaten.
Osmanlı zırhlarının bulunduğu camekanda şöyle bir açıklama dikkatimizi çekiyor;
“İslam dünyasından getirilen, çelik silahların yapımı hem çok zor, hem de çok pahalıydı. Bu silahlar ve zırhlar Batı`da Özellikle Toledo ve Şam bölgesinde yapılmış silahlar bugün bile hayranlık uyandırmaya devam etmektedir. Doğu medeniyetinin, zincir şeklinde örülmüş zırhları, birbirine geçmiş yüzlerce ince çelikten meydana getirilmiş ve Avrupalı silah yapımcıları tarafından aynen uygulanmıştır…”
Müzeyi gezdikten sonra, böyle bir medeniyet nasıl parmaklarımızın arasından kayıp, yok olup gitti diye düşünmeden ve hüzünlenmeden edemiyorsunuz. Bir kez daha anlıyorsunuz ki Doğu kendi değerlerini farkettiği ölçüde, kıymetli eserler bırakmış. İslami eserlerin asıl olduğu kadar üstün teknik niteliği ve başarısı işte bu yüzden. Bazen bir halinin deseninde, bazen bir ahşabin oymasında, bazen bir çininin renginde göstermiş kendini bu teknik ve asalet… Sadece kıymet bilenin takdir edebileceği türden, hikmet ve sabırla yoğrulmuş bir medeniyetin tezahürü bu; kendi evlatlarının bile takdir edip elinde tutmayı beceremediği, garip kalmış, Batı’nın müzelerinde sekiz- on odaya sıkıştırılıp hapsedilmiş bir medeniyet.
Amerikalılar bu müzeye gelip görselerdi inanıyorum ki muhakkak Müslümanlar hakkındaki kanaatlerini olumlu olarak değiştirirlerdi. Çünkü nakış insanlardan güzel ve kamil bir iş çıkmayacağını onlar da yakınen görürlerdi. Son 20 yıldır dayatılmaya çalışılan Müslüman imajının hiç de sandıkları gibi olmadığını anlama imkanını yakalayabilirlerdi belki. Ve yine Müslümanlar da burayı gelip görselerdi, nasıl değerli bir şeyi kaybetiklerini anlarlar ve yitik medeniyetlerinin izlerini aramaya çalışırlardı.
Müzeyi gezerken dünyanın pek çok müzesinde, ülkemizden ve başka İslam ülkelerinden yurt dışına kaçırılmış pek çok tarihi eserin olduğu aklımıza düşüyor. Buralarda yaşayan birilerinin pek tabi olarak gözlemleyebildiği gibi, tarihi esere dair çok az bir şeyler bulunabildiği için İslam`ın gözkamaştırıcı medeniyeti karşısında duydukları kıskançlığı da, onu elde etme hırsını da çok daha iyi anlıyorsunuz.
Sanat müzesinin diğer bölümleri, modern ve ortaçağ eserlerinin, heykellerin, çeşitli savaşlarda kullanılmış değerli silah ve zırhların, miğferlerin, dini figürlerin ve birbirinden değerli yağlı boya tabloların bulunduğu pek çok odadan oluşuyor.
Bu müzenin tamamını gezmek isterseniz, 4-5 saatinizi ayırmanız gerekiyor. Bir miktar ücret karşılığında kulaklıklarınızı takıp, eserlerin numaralarını girerek eser hakkında etraflıca bilgi sahibi olabiliyor veya rehber eşliğinde bir tura katılabiliyorsunuz.
Madame Tussauds Wax Museum (Madame Tussauds Balmumu Model Müzesi)
Madam Tussauds müzelerinin nerdeyse 200 yıllık bir geçmişi var. Maria, nami diğer Madame Tussaud bal mumundan model yapmayı annesinin yanında çalıştığı, aynı zamanda sanatkar olan bir doktordan öğrenmiş. İlk olarak Fransız yazar Voltaire`in modelini yapmış. Önceleri çeşitli seyyar sergilerle eserlerini tanıtmaya başlamış. İlk kalıcı sergisini 1835 de Londra`da açmış. Ölümünden sonra da oğulları annelerinin mirasını sürdürmeye devam etmişler. Müzenin Amerika`ya gelmesi 1999`ü bulmuş. Bugün ziyaret ettiğimiz New York müzesi 2000 yılında ziyarete açılmış.
Madame Tussauds müzesinde 200 tane meşhur kişinin birebir ölçülerinden %2 daha büyük yapılmış balmumu modelleri var. Her üç ayda bir müzeye yeni modeller ilave ediliyor. New York`daki müzeyi en üst kattan başlayarak, aşağı doğru inerek ziyaret ediyorsunuz. İnsanlar daha müze kapısından içeri girer girmez, her biri bir modelin yanına koşuşarak, seri bir şekilde özçekime başlıyorlar. Bu bize önce komik gelse de, biraz ısındıktan sonra biz de geleneğe uyup özçekim yapıyoruz.
Sanatçılar, politikacılar, yazarlar, bilim adamları, düşünürler, yani herkes burda… Her bir grup ayrı salonlarda sergileniyor. Bu da sizin özçekim işinizi kolaylaştırıyor. Bazı modellerin arkasında uzun kuyruklar oluşabiliyor.
Müslüman liderlerden Yaser Arafat`ı, Amerikalı Müslüman boksör Muhammed Ali`yi ve Müslüman lider Malcolm X`i modeller arasında görmekten mutlu oluyoruz. Bazı modeller gerçeklerine çok benziyor, bazılarının yüz ifadesi, bazılarının vücut hareketleri çok tuhaf, hatta korkunç geliyor. Bazılarının kimliğini keşfetmek için bir hayli çabalıyoruz. Velhasıl eğlenceli bir müze.
Madame Tussauds müzeleri Amerika, İngiltere, Çek Cumhuriyeti, Hindistan, Avustralya, Almanya, Çin, Japonya, Avusturya… gibi dünyanın pek çok yerinde açılmış ve açılmaya devam ediyor. 2016 da Türkiye de bu kervana katılanlar arasında bulunuyor.
Sanırım müze hangi ülkede açılmışsa o ülkenin tanınmış kişieri de müze modelleri arasına giriyor. Yani müzeyi hangi ülkede ziyaret etseniz başka bir tarihi veya ünlü bir şahsiyet karşınıza çıkabiliyor. Bu bakımdan da ilginç bir müze.
Herkese eğlenceli, bilgilendirici ve düşündürücü müze gezintileri diliyorum.
Rabia Yener
Rebiulahir 1439- Aralık 2017
Yorum Bırakın / Leave a Comment