Muhammed Ali

Tüm Zamanların En İyi Boksörü

1942 yılının Haziran ayı… Kentucky Louisville… O yıllarda Amerika’da hayat bazıları için çok zordur. Fakir bir ailenin çocuğu olan Muhammed Ali Clay’e babası doğduğunda Cassius Marcellus gibi havalı bir imparator ismi koyar. Annesi bayan Odessa, oğluna hamile olmasına rağmen çalışıp, ev işlerine temizliğe gitmek, baba Clay ise çantasına koyduğu boyalarıyla sokak sokak gezip, tabelacılık yaparak ailesinin geçimini sağlamak zorundadır. Bir gün baba Clay, küçük Cassius’un bisikletli çocuklara hayran hayran baktığını görür ve dayanamaz, cebindeki bütün dolarlarını verip, oğluna kırmızı bir bisiklet alır ve gece odasına bırakarak ona bir sürpriz yapar.

Küçük Clay, hayatında hiç bu kadar sevinmemiştir, arkadaşı John Wills’i arkasına alarak birlikte uzak semtleri dolaşırlar. Hatta bir keresinde bir panayıra giderler, bedava mısır ve sosis dağıtılan palyaçonun önünde çok oyalanırlar. O kalabalıktan sıyrıldıklarında iki çocuğun bisikleti çalıp kaçtıklarını görür ve çok üzülürler. Hemen karakola gider, olayı anlatırlar. Memur Joe, boks yapan bir Afrikan Amerikan’dı. Elini “giden gitti…” gibilerinden sallar ve “Eğer boks bilseydiniz bisikletinizi çalmazlardı. Demek ki sizden korkmadılar” der. Aslında memur Joe, küçük Cassius’un geniş omuzlarını ve uzun kollarını ilk bakışta fark etmiş ve bu şampiyon adayını ringlerle tanıştırabilmek için sözü uzatmıştır. Nitekim onları alıp çalıştığı salona götürür ve hayatlarında yeni bir dönem başlar. Cassius kendini boksa öyle bir kaptırır ki evden idmana koşarak gider, otobüsle yarışmaya bile kalkar. Henüz 12 yaşında olmasına rağmen tecrübeli rakiplerinden bile yumruk almayacak kadar hızlıdır. Daha o yıllarda kendine has bir stil geliştirir, ellerini göbek hizasında tutar, vücudunu asla kapatmaz. Onun kendisine has bu stili, klasik dövüşçülere ters gelir, Clay’i yenemezler.

Kısa zaman içinde Clay, amatör ligde maç yapmaya başlar. Çıktığı 167 maçın 161 ini kazanarak bir rekor kırar. 18 yaşında iken katıldığı Roma Olimpiyatları’nda Polonyalı Pietrzkowsky’i yenerek altın madalyayı alır ve profesyonel lige geçer. İlk maçından 2 bin dolar kazanır. Bu parayla kendine ikinci el bir Cadillac alır ve yeni arabasıyla yaşlı anne ve babasını gezdirir. Artık hayalleri gerçek olmuştur, paraysa para, ünse üne kavuşmuştur ve işler yolunda gitmektedir.

Bir gün, “Amerika’da yaşamaktan mutlu musun?” diye soran bir gazeteciye, “Elbette, Afrika’da ne var ki? Yılanlar, çıyanlar ve yalın ayaklı çocuklar…” cevabını verince, ona kulak misafiri olan bir Nijeryalı çok bozulur. Clay’a dönüp “Yaa öyle mi? Halbuki kardeş olduğumuzu sanıyordum.” der. Şampiyon Clay, Nijeryalı gencin titreyen dudaklarına ve dolan gözlerine bakakalır. İlk kez bir yere ait olduğunu hisseder ve ilk kez kendini yargılar.

Olaylar zinciri devam etmektedir. Yine bir gün Clay, bir dostunu şehrin seçkin restoranlarından birinde ağırlamak ister. Garsonlar kendisini ve misafirini görmezden gelir ve sanki orada değillermiş gibi davranırlar. Clay kibarca “bakar mısınız?” diye seslendiği halde, garsonlar üstlerine yürür, onları tekme tokat dışarı atarlar. Clay kendisine yapılan bu çirkin muameleye rahatlıkla karşılık verebilecek güçtedir, ancak iş polise intikal ederse mutlaka haksız çıkacağından da emindir. Çünkü karakolda olayın nasıl olduğuna değil, derisinin rengine bakacaklardır. Genç şampiyon bir misafirine, bir de restorana bakar ve göğsünden olimpiyat madalyasını kopardığı gibi Ohio nehrine atar. O güne kadar sadece kendi nefsi için döğüşen Clay, artık hor görülen zenciler adına ringe çıkmaya başlar.

Adım Muhammed Ali

Angelo Dundee yönetiminde dövüşen başarılı boksör Clay, hızla yükselir ve Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Liston’la ünvan maçına çıkar (1954). Liston, karşısında çelik gibi sert ve yay gibi hareketli bir genç bulur ve bu gence ayak uyduramaz. Yenilmemek için omzundan sakatlandığını söyleyerek maçtan kaçar. Genç şampiyon, kürsüye çıkınca kameralara döner ve Müslüman olduğunu ilan eder. İsminin Muhammed Ali olduğunu söyler ve bundan böyle kendisine bu isimle hitap edilmesini ister. Hakim zümre buna çok kızar, onu kenara çeker ve özür dilemeye zorlarlar. Muhammed Ali zor durumdadır, yalandan da olsa özür dilemeli midir? İşte bu zor kararın arefesinde iken Malik Şahbaz’la (Malcolm X) karşılaşır.

Ünlü lider ona, “Özür dileyecek bir şey yaptıysan özür dile. Ama özür dileyecek bir şey yapmadıysan, asla boyun eğme!” der. Ali kameraların karşısına çıkar “Neyin özrünü dileyeceğim? Elinizden geleni ardınıza koymayın” diye haykırır.

Benim Adım Ne?

1960’larda ona Cassius Clay diye hitap etmek cesaret isteyen bir davranıştır. Muhammed Ali, isminin ve Müslüman kimliğinin kabul edilmesi için savaşıyordur adeta.

1967’de maç seremonisi sırasında ona Clay diye seslenen Emie Terrell de sırf bu yüzden, dersini acı da olsa almıştır. Ali, Terrel’a yumrukları arka arkaya yağdırırken sürekli sorar: “Benim adım ne?”, “ Benim adım ne?” Terrell ringin soğuk zeminine yığıldıktan sonra Ali, aynı soruyu salonu dolduran binlere sorar: “Benim adım ne?”, cevap çok net ve gürdür: “Ali!”.

Bu, salonu dolduranların dayak yemekten çekindikleri için değil, Muhammed Ali’ye gösterdikleri saygıdan dolayıdır.

Ringlerin Efendisi Muhammed Ali

O yıllarda Vietnam savaşı başlamıştır ve Muhammed Ali de yetkililer tarafından savaşa katılmaya zorlanır. Şampiyon buna karşı çıkıp, Vietnamlılarla bir probleminin olmadığını, “Hem onlar beni hiç aşağılamadılar!” sözüyle ifade eder. Bunun üzerine Ali’yi apar topar ligden kovar, ünvanına ve lisansına el koyarlar. Ali’yi ‘vatan haini’ ilan eder ve hiçbir eyalette maça çıkarmazlar. Bu da yetmezmiş gibi, ona bir trafik suçu isnad eder ve hapse atarlar. Yurt dışına çıkmaması için pasaportuna el koyup, Amerika’da dövüşmesini yasaklarlar.

Muhammed Ali, tüm bu yasaklar karşısında şöyle der: “Dini inançlarıma sırtımı dönmemin cezası neyse çekmeye hazırım. Makinalı tüfeklerin karşısına çıkmam gerekecekse onu da yaparım.”

Bu arada Vietnam savaşını ne hükümetler ne de ordular bitirebilir, bu kirli kavgaya gazeteciler nokta koyar. Amerikan halkı, vahşet haberlerini gördükçe “bu nasıl hürriyet” diye sorgulamaya başlar. Hollywood konuya el atar. Sivil toplum örgütlerinden “niye savaşıyoruz” sorusu yükselince olaylar yatıştırılır.

Muhammed Ali, bokstan koptuğu yıllarda üniversite üniversite dolaşıp konferanslar verir. Mevzu boks olsa da yeri geldikçe İslamiyet hakkında bir şeyler anlatmaya çabalar. Tabi bazı çevreler bundan da rahatsız olurlar, “boksla uğraşsa daha iyiydi” demeye başlarlar. Birkaç maç sonra silinip gideceğini düşündükleri için Ali’nin lisansını iade eder, ringlerin yolunu açarlar. (1967)

Ali, baskılara rağmen geri adım atmaz. Aksine “Ben din mücadelesi veren biriyim, gücümü Kur’an-ı Kerim’den alıyorum.” demekten kaçınmaz. Ringdeki zaferler zincirine Jerry Quarry`i yenerek başlar. Ancak Joe Frazier ile yaptığı maçı üstün bitirmesine rağmen hakemler rakibinin elini kaldırırlar. Ne ilginçtir ki, Ken Norton ile yaptığı maçta çenesi kırılır, maçı bırakmak zorunda kalır. Herkes Ali’nin bittiğini düşünürken Frazier’i büyük farkla mağlup eder ve rövanşı alır.

Yeni bir çığır açar…

Muhammed Ali, hanımı Belinda Boyd’dan ayrılıp Veronica Porsche ile evlendiği bunalımlı dönemde tecrübesiz rakibi Springs’e yenilir ve sil baştan mücadeleye atılır. 1978’de Dünya şampiyonluğunu geri alır ve kariyerini şampiyon olarak noktalar. Profesyonel döneminde sadece 5 kez yenilen Muhammed Ali, 36 yaşına kadar boks dünyasının efsane ismi olmayı başarır.

Muhammed Ali, dört evlilik yapmış ve bu evliliklerden yedi kız ve bir erkek çocuğu olmuştur. Bunun dışında bir erkek çocuğunu da evlatlık edinmiştir. Yakalandığı Parkinson hastalığından sonra dindar bir Müslüman olan Lonnie ile evlenir ve Michigan’daki çiftlik evinde gözlerden uzak bir hayat yaşamaya başlar. Bu arada Atlanta Olimpiyatlarında meşaleyi yakma şerefini ona bağışlayıp nehre attığı madalyanın yerine, yenisini takarlar. Ali, Afrikan Amerikan sporcular için iyi bir örnek olur. Ekonomi, sanat ve siyaset sahnesinde hak ettikleri yeri bulamayanlar sahalarda boy göstermeye ve de atletizm, boks ve basketbolda madalyalar almaya başlarlar.

Image maker

Ünlü boksör, hayatı boyunca özellikle toplumsal olaylarda aktif rol oynar.

Muhammed Ali hakkındaki hemen her şey Guinnes Rekorlar Kitabı’na girmiştir. Yeryüzünde en çok fotoğrafı çekilen kişi olduğu söylenir. Bir savaşçı, bir taktisyen, ama her zaman kendisi olan bir `image maker`dır o.

Meşhur sözlerinden bazıları

“Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım”

“Şampiyon olduğum zaman, eski kot pantolonumu giyip, eski bir şapka takıp, sakal bırakarak, beni sadece ben olduğum için sevecek bir insan bulana kadar yürüyeceğim, bulduğumda da onu 1 milyon dolarlık arazime tepeden bakan 250 bin dolarlık evime getirip, Cadillac arabalarımı, havanın yağmurlu olduğu günlerde kullandığım kapalı havuzumu göstereceğim ve ona ‘işte bunların hepsi senin, çünkü beni ben olduğum için seviyorsun’ diyeceğim.”

“Sporda başarı, çalışmaktan çok istemekle olur.”

“Şampiyonlar salondan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.”

“Çalışmanın her saniyesinden nefret ediyordum fakat kendime hep ‘Dayan!’ diyordum, bugün çalışacağım ve ömrümün sonuna kadar bir şampiyon olarak yaşayacağım.”

“Bana iki seçeneğin var deniyor: Ya cezaevine gidersin ya da askere. Başka bir seçenek daha olduğunu hatırlatmak isterim: Adalet.” 

Sonuç olarak…

1964 yılında, 22 yaşında, ağır sıklet boks şampiyonluğunu kazanan en genç boksör oldu ve sonra bu şampiyonluğu 2 kere daha kazandı. Yaklaşık 20 yıl boksun kralı oldu. Cassius Clay, Müslüman olduğunu açıklamasının üzerinden 20 gün geçmeden Muhammed Ali Clay oldu. 1975 senesinde ise ırkçı Nation of İslam’ı bırakarak Sünni İslam’a geçti. 2005 senesinde tasavvuf yolunda insan-ı kamil yolculuğuna çıktığını açıkladı.

O sadece ringlerde gösterdiği başarıyla değil, hakkın yanında yer aldığı için tüm zamanların en iyi boksörü oldu. Kınayanın kınamasından korkmadan, inandığı dininin gereklerini yerine getirmeye çalışırken, tüm kariyerini yitirme pahasına, insana insan olma kimliğini veren İslami değerlerinden hiç vazgeçmedi. Haksızlık karşısında karar verirken her zaman kendisini yargıladı ve masumun ve mazlumun yanında olmayı seçti. Sağlam kişiliği, haksızlığa karşı dik duruşu, kendisine güveni, doğru bildiğinden şaşmama gibi özellikleri sebebiyle, Amerika’da sadece Afrikan Amerikanların değil, pek çoğunun gözdesi oldu.

Bütün zamanların en büyük boksörü Muhammed Ali, uzun süre, yakalandığı Parkinson hastalığıyla mücadele etti. 3 Haziran 2016’da ise solunum yolu rahatsızlığı sebebiyle tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Son Yolculuk

Muhammed Ali’nin cenazesini Amerika’nın önde gelen din alimlerinden İmam Zaid Shakir kıldırdı. Törene siyaset, din ve spor alanından pek çok lider ve önde gelen isim katıldı. Merhumun vasiyeti gereği, Müslüman olmayanlar salonda kendilerine ayrılan bölümde cenaze törenini izlediler. Bu şekilde Şampiyon da, son yolculuğunda da tüm zamanların en iyisi olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

Neriman Esendemir

8 Yorum / Comments

  1. IIAlparslan 02/02/2018 at 09:42 - Cevapla / Reply

    Şu yazıdan bir film çıkar.

  2. serkan keleş 02/02/2018 at 09:42 - Cevapla / Reply

    bu yazıyı bgun okudum ve ağladım, belli ki yaşınız bazı şeyleri görmeye yetmiş, biz sadece videolarını izleyebildik, onun islam hakkındaki düşüncelrini korkmadan söylemesi en çok dokunan, ve bugun aramızdan ayrıldı, Rabbim merhamet etsin inşallah

  3. Emrah 02/02/2018 at 09:41 - Cevapla / Reply

    Bende bir boxerim her zaman idolüm Muhammed Ali olmuştur ve hepte olacaktır kendisine Allah şifalar versin

  4. HAZAN 02/02/2018 at 09:41 - Cevapla / Reply

    HARİKAYDI

  5. jhdjdhs 02/02/2018 at 09:40 - Cevapla / Reply

    Allah kendine gelecek dünyada merhamet etmiştir bence

  6. Misafir 02/02/2018 at 09:40 - Cevapla / Reply

    S.a bizi islam üzere yaratan lutuf ve kerem sahibi yüce Rabbimize sonsuz hamdu senalar olsun.
    Allah c.c merhameti gereği ona hayırlı şifalar versin. Onun gibi müslümanların sayılarını artırsın.
    Doğrusu takdiri şayan yaşayışının sonunda da imanla bu dünyadan çıkması nasip olması dileğiyle.

  7. Melike 02/02/2018 at 09:39 - Cevapla / Reply

    Cok guzel bir calisma olmus Allah razi olsun, boyle guzel sahsiyetleri unutturmamak surekli hatirlamak lazim, ozellikle CNN muhabirine verdigi cevap super, tam bir Muhammed Ali sozu, onu Muhammed Ali yapan ozelliginin sozu, Allah sifasini versin..

  8. Esma 02/02/2018 at 09:39 - Cevapla / Reply

    cok etkilendim, cok faydali ve etkileyici bir paylasim, tesekkurler!

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top