Makãmat; yazarın Akra FM’de hazırladığı “Seyr-i Hayat” programı metinlerinden derlediği bir eser. Temelinde tasavvuf ahlâkının en güzel ifadesini bulduğu Kuşeyrî Risalesi’ndeki “Sûfilerin Hâl ve Makamları” için verdiği konu başlıkları esas alınıp yine risaledeki izahlara ve menkıbelere de yer verilerek hazırlanan bu eserin içeriğinde ise, “Makãmat-ı Sûfiyye” adı verilen tasavvuf makamları ve hâllerine günümüz penceresinden sosyolojik irdelemeler yapılmakta.
Kitabın muhtevasında bulunan konu başlıklarından bazılarını;
Bir Olarak Bakma (Tevhid), Bilgi Yolu (Marifet), Sevgi Yolu (Muhabbet), Duruluk ve Arınma Yolu (Tasavvuf), Karar Verme Gücü (İrade), Benlik Nöbeti (Nefse Muhalefet), Vazgeçebilme Becerisi (Hürriyet), İç Denetim Kazanma (Murakabe), Dosdoğru Yürümek (İstikamet), Doğru Seziş (Feraset), Huşu ve Tevazu, Yalnızlık (Uzlet) olarak verebiliriz.
Kitabı okuyucuya farklı kılan noktaları,
Günümüz insanının çoğu için derin mevzular olan konu başlıklarının yazarın hayatın orta yerine taşıması, bizi içtenlikle yakalaması ve kendimize dürüst samimi bir ayna tutmamızı sağlaması olarak tanımlanabilir. Ayrıca kaynakça olarak faydalanılan eserlerden de anlaşılacağı üzere geçmişten günümüze, geleneksel eğitimden batılı eğitime, psikolojiden sosyolojiye ve toplumbilime kadar çok farklı alanların tanımladığı insana; aslında dünyada sadece bir yolcu olan bizlere; düşündüren, sorgulatan, aklettiren, aslî, hakiki fıtratımızı keşfettiren, ruhumuzda heyecan uyandıran bir kavrayış sunuyor olması.
Kitabın Giriş (Cazibe Kanunu) bölümünde yazarın telaşın evrenselliğinde koşuşturan bizlerle kurduğu bağ, kitabı okumaya başlamadan niyetimizi tazeliyor:
“Bu kitabı hazırlarken niyetimiz hem sûfilerin makam ve hâllerine günümüzden bir okuma yapmak, hem de tasavvuf ahlâkının derleyen, toparlayan, barıştırıcı, birleştirici ilkelerini gündemimize taşımaktı. Bu ahlâk ilkelerinin bugün için de uygulanabilir olduğunu birlikte test edelim istedik. Prensipleri okumakla, saygı duymakla yetinmeyelim, onları hayatımızın en içine almaya gayret edelim dedik. Teoriden kurtularak bu öğretilerin yaşamımızı yönetmesini ve yönlendirmesini diledik. Kitabımız metropolde de, kırsalda da, ibadethanede de, sokakta da, makamımızda da, yatağımızda da bu ahlâkı yeniden icra etmeye duyduğumuz ihtiyacı sizlerle birlikte hatırlamaya bir vesile olsun istedik.
Modernitenin kendini güçlü zanneden aklının suni câzibeler yerine bu çekim gücünün tesirine kendini bırakmaya ve nasiplenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Vahyin rehberliğinde aklımızla yol alırken varlığımızın derûnunda yer alan aşkla tanışmak ve içimizi aydınlatmak için bu yolu yürümek gerektiğine inanıyor, arzuluyor ve temenni ediyoruz.
Bu kitabımız; modern zamanların telâşı ve hırsından yorulan herkesi ve başta şahsımı, her biri birer durak olan makamlarda durmaya, soluklanmaya, tanımaya ve bu duruşların bizim tavrımız ve vasfımız olması için adım atmaya samimi bir davet niyetindedir”.
Berna Çağlar
[bdp_ticker ticker_title=”Son Yazılar” theme_color=”#dd9933″ font_color=”#4c4f56″]
Yorum Bırakın / Leave a Comment