Hayatın her sahasında başarılı olmak isteriz. Peki başarının sırrı nedir? Özel bir reçetesi var mıdır? Biraz araştırıldığında ve kişisel tecrübeler değerlendirildiğinde görülüyor ki kültür ve çağ farklılığına rağmen insanlık bu sırrı ortak bir kavram ile isimlendirmiş. İşin sırrı İngilizcedeki ifadesiyle “perseverance”, bizim lisanımızda azim, sebat ve sabırda.
” İrade Terbiyesi, Kişisel Gelişimin Teori ve Pratikleri’ adlı eserinde Jules Piyot bu prensipleri izah etmiş.
Jules Piyot, 1859 ile 1939 yılları arasında Fransa’da yaşamış, pedagoji ve felsefe alanında uzman bir eğitimci. 1907 yılında Fransa’nın Aix bölgesindeki Marseille Üniversitesinin rektörlüğünü yapmış. Yazarın meşhur eserleri arasında yer alan “İrade Terbiyesi” ilk olarak 1895 yılında Fransa’da yayınlanmış ve 30’ dan fazla baskısı bir çok dile çevrilmiş. 13. baskısının Smith Ely Jelliffe tarafından İngilizce’ye çevirisi 1909 yılında yayınlanmış.
Kitap, “Teori” ve “Pratikler” bölümleri olmak üzere iki ana başlıktan oluşuyor. Teori bölümünün alt başlıklarında yazar, irade eğitiminde ilk olarak asılması gereken engellerden, dikkate alınması gereken tehlikelerden ve cesaret kırıcı hatalı teorilerden bahsediyor. Daha sonra, irade dediğimiz şeyin psikolojik tahlilleri yapılıyor. Akla gelen fikirler ve duygusal hallerin irade üzerindeki rolü anlatılıyor. Akla gelen fikirlerle, bunlarla ilintili duygusal çağrışımları biraraya getirip etkili bir şekilde organize eden zihinsel idrakin rolü ve gücüne dikkat çekiliyor. Teori bölümünün sonunda irade terbiyesinde meditasyonun önemi, ne olduğu ve nasıl yapılması gerektiği izah ediliyor. Meditasyonun sonucunda bir eylemin doğması gerektiği ifade edilerek eylemin önem ve rolü açıklanıyor. Ayrıca zihinsel irade gücünün oluşmasında bedensel sağlığın rolü, bunun sağlanmasında sağlıklı ve dengeli beslenmenin ve egsersizlerin, bedenin ve yaşanılan ortamın temizliğine dikkat edilmesinin önemi detaylarıyla irdeleniyor.
Kitabın “Pratik Uygulamalar” bölümünde ise ilk olarak kişisel meditasyonda mücadele edilmesi gereken tehlikeler sıralanmış. Özellikle gençlerin maruz kaldığı bu tehlikeler arasında uzun süreli hayallere dalmalar, cinsel dürtüler, arkadaş çevresi, tembellik aldatmacası gibi unsurların etkisi değerlendirilmiş. Aynı bölümün ikinci kısmında irade terbiyesinde etkisi olan çevremizdeki kaynaklar iki başlık altında işlenmiş. Bunlar, toplum izlenimleri kaygısı ile aile ve arkadaş çevresince kabul görme kaygılarının öğrenci üzerindeki etkisi, eğitimcilerin etkisi ve tarihteki ünlü düşünür ve kahramanların tesirleri olarak gruplandırılmış.
Sonuç bölümünde, verilen tüm bilgiler ışığında etkili bir eğitimin verilebilmesi için öğrenim kurumlarında, özellikle üniversitelerde takip edilmesi gereken metodoloji özetlenmiş. Jules Piyot, öğrencilerin kuru bir ezbere dayalı bilgi bombardımına tutulduğu bir sistem yerine, derinsel düşünebilme yetileriyle öğrencinin edindiği bilgileri analiz ve tahlil edebilme kabiliyetinin geliştirilerek, özgün yeni fikirler üretebilme becericisinin kazandırıldığı bir eğitim sisteminin tercih edilmesinin önemini vurgulayarak kitabını sonlandırmış.
Yazar, bir eğitimci, psikolog ve düşünür perspektifiyle irade eğitiminin temel ilkelerini tekrarlanan örneklerle izah ederken, alternatif teori ve uygulamaların da psikolojik ve felsefi olarak eleştirisel tahlillerini yapmış.
Yazarın vurguladığı temel ilke ve kavramlara, tasavvufi terbiyeden geçenler aslında hiç de yabancı değiller. Jules Piyot, eğitimin ilk başında kişinin kendisini tanıması gerektiğini ifade ederken, tasavvuf ehli de aynı kavramı “nefsini bilmek” olarak isimlendirmiş. İngilizce “self culture” ifadesinin karşılığını tasavvufi literatürde “nefis terbiyesi” olarak, “meditasyon”un karşılığını “tefekkür” olarak buluyoruz. Yazar, az ama sürekli yapılarak tekrarlanan, tek bir amaca odaklı davranışların alışkanlıklara dönüştürülmesinin önemine işaret ederken, Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed (SAS) de “Az da olsa devamlı olan ibadetin fazileti”ne dikkatleri çekiyor. Allah Resulü (SAS) güzel davranış ve ibadetlerin vazgeçilmez alışkanlıklara dönüşebilmesi için, daha mükellef olma yaşına gelmeden önce çocukluk çağlarında düzenli yaptırılmasını, mesela 7 yaşında namaza, 10 yaşında oruca başlatılmasını tavsiye ediyor.
Jules Piyot’un 1890’ li yılların Paris’ inde sosyal aktivitelerin çokluğu ve çeşitliliğiyle, baş döndüren hızlı bir şehir hayatının zihinsel tembelliğe ve ruhi doyumsuzluğa sürükleyen tehlikelerinin tasvirlerini okurken, 21. yüzyılın küresel dijital dünyasının insanı raydan çıkaran hızının tehlikeli boyutlarını tefekkür etmeden geçemiyoruz.
Bu kitapta her ne kadar manevi değerler yanı sıra seküler bilim yaklaşımının izlerine rastlasanız da, içeriğindeki bir çok ilginç konunun bizim örf ve manevi değerlerimizde bir karşılığını eminiz sizler de bulabileceksiniz. Kültür ve dillerin farklılığına rağmen insanlığın mutlak doğrularda ortak bir algıya sahip olduğunu hissedeceksiniz.
Ayşe Bayrak
[bdp_ticker ticker_title=”Son Yazılar” theme_color=”#dd9933″ font_color=”#4c4f56″]
Yorum Bırakın / Leave a Comment