“Ikigai”. Bu isim son zamanlarda uluslararası çok satanlar listesinde yer alan, Japonların uzun ve mutlu yaşama sırlarına dair yazılmış bir kitaba ait.
Ikigai kelimesi, temelde anlam olarak “hep meşgul kalarak mutlu olma” şeklinde ifade edilmesinin yanında “hayatın gayesi” olarak da kullanılmakta. Japonlarda her 100 bin kişiden 24 bininin 100 yaş ve üzerinde olmasının temel sebebini “Ikigai” kültürüne bağlandığını görebiliriz. Özellikle Japonya’nın güneyinde bir ada olan Okinawa sakinlerinin olağandışı uzun ömürlerinin… Araştırmacılar işin sırrının sağlıklı beslenme, basit yaşam biçimleri, her gün içilen yeşil çay, astropikal iklim ve bunlara ek olarak yaşamlarını çepeçevre kuşatıp ona rengini veren “Ikigai” olduğunu düşünüyorlar.
Japonya’da insanlar emekli olduktan sonra da faal kalmaya devam ederler. Japonca’da, bizde olduğu gibi “işi tamamen bırakmak” anlamına gelen bir emeklilik sözcüğü yoktur. Hayatta bir amaca sahip olmak Japon kültüründe çok önemlidir. Buna göre onlar gerçekten emekli olmuyor, sağlıkları elverdiği müddetçe sevdikleri şeyleri yapmaya devam ediyorlar.
Ogimi kasabası, Okinawa’nın kuzeyinde küçük bir kasabadır. Bu kasabanın, halk arasındaki lakabı, uzun yaşam köyüdür. Burada yaşayanlar kendilerini topluluğun bir parçası gibi hissederler. Bunun en önemli sebeplerinden birisi; erken yaşlardan itibaren uyguladıkları yuimaaru sistemidir. Yani ekip çalışması. Bu yüzden birbirlerine yardım etmeye alışkındırlar. Hatta birbirlerine yardım etme düşüncesinin, onları hayata bağlayan sebeplerden birisi yani güçlü bir “Ikigai” olduğu bile söylenebilir.
Ayrıca ichariba chode prensibini benimsemiş olmaları da mutluluk sırlarından biri. Bu prensibin temel kuralı ise şudur: “Daha önce onlarla tanışmamış olsan bile herkese kardeşin gibi davran”. Bu çerçevede insanlar, aralarında güçlü sosyal bağlar kuruyor ve geniş bir arkadaş çevresine sahip oluyorlar.
Bunun dışında bireylerin özel olarak oluşturdukları gruplar da vardır. Bu tarz gruplara verilen isim; Moai topluluğudur. Hayata bağlılık grubu olarak tanımlanır. Ortak amaçları; birbirlerini kollamak, topluluğa hizmet etmektir. Moai üyelerinden aylık katkı payı toplanır ve kutlama, etkinlik gibi giderler Moai fonundan sağlandığı gibi maddi sıkıntısı olan üyeye de buradan borç verilir. Ait olma ve desteklenme hissi kişiyi güvende hissettirir, yaşam süresini uzatır, duygusal ve maddi denge sağlanır.
Asırlık insanların rutinlerinden birisi de egzersiz. Günlük yorucu olmayan hareketler, yürüyüşler vs. “Ogimi köyünde, oturup bütün gün pencereden dışarıyı seyreden insanlara rastlayamazsınız” diyor yazar. İnsanlar sağlıklı bir beden ile sağlıklı bir zihnin paralellik gösterdiğine inandıklarından her ikisini de zinde tutmaya çalışıyorlar. Genç tutmayı başardıkları zihinle beraber yaşlanma süreçleri de yavaşlıyor.
Bu noktada zihinsel egzersizin önemli bir yeri vardır. Üstelik zihinsel eğitimin etkilerinin bilimsel olarak çalışılmış ve destekleyen bulgulara ulaşılmış olması da dikkate şayandır.
Peki, nasıl yapılır bu zihinsel egzersiz? Bahsi geçen kitapta şöyle basit bir yöntem sunulmuş: Başkalarıyla etkileşimde bulunmak; mesela oyun oynamak. Böylece zihne yeni uyaranlar sunulur ve yalnızlıktan kaynaklı depresyon illetinin önüne geçebilme imkânı ortaya çıkar. Nöronların 20’li yaşlarda yaşlanmaya başladığı düşünülürse zihinsel aktiviteyi ciddiye almak gerekir. Her an öğrenme arzusu içerisinde bulunanlar ve çok okuyup araştırmaya alışkın olanların bu konuda şanslı oldukları söylenebilir.
Son olarak beslenme stillerine baktığımızda, Okinawalıların bizim için daha şaşırtıcı olacak bazı alışkanlıkları olduğunu görüyoruz. Japonlar az yeme hususunda kendilerine göre birkaç metod belirlemişler. Mesela sofra; yemeklerin küçük küçük tabaklara, minik porsiyonlar halinde konulması ve bütün tabakların sırayla değil aynı anda servis edilmesiyle hazırlanıyor. Tüm çeşitleri bir arada görmek çok yemiş hissi uyandıracağından, az yiyerek kalkmayı başardıkları söyleniyor. Yani önce gözlerini doyuruyorlar, çok doymadan sofradan kalkıyorlar. Fast food yerine bilinçli bir şekilde slow food tercih ediyorlar.
Daha da ilginci o bölgede yemekten önce yada hemen sonrasında tekrarlanan en yaygın deyişlerden birisi “hara hachi bu” cümlesiymiş. Anlamını duymaya hazırsanız aktaralım: “Midenin yüzde 80’ini doldur!”.
Japonlar %80 kuralının yanında bir şeye daha dikkat etmeye çalışıyorlar; haftada bir yada iki gün oruç tutmak. Oruç tutmak sindirim sistemini temizliyor ve mideyi dinlendiriyor. Asırlık insanlar uzun yaşamalarının sırlarını böyle açıklıyorlar.
Şeyda Toprak/İstanbul
Cemaziyelevvel 1439/ Şubat 2018
[bdp_ticker ticker_title=”Son Yazılar” theme_color=”#dd9933″ font_color=”#4c4f56″]
Yorum Bırakın / Leave a Comment