Merhabalar, bize kendinizden, çalıştığınız alandan ve üniversitenizden biraz bahseder misiniz?
İlkokulu ve liseyi Van’da okuduktan sonra 2019 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce bölümünden mezun oldum. Mezuniyetimin ardından mecburi hizmet olarak bilinen Devlet Hizmet Yükümlülüğü’nü yerine getirmek üzere İstanbul Eyüpsultan İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde pratisyen hekim olarak çalışmaya başladım.
Şubat ve Nisan ayları arasında COVID-19 ile mücadele kapsamında İstanbul Havalimanı’nda hekim olarak görev aldım. Daha sonrasında İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde filyasyon çalışmalarında görev aldım. (Filyasyon, herhangi bir bulaşıcı hastalığın hangi sebeplerden dolayı kaynaklandığını tespit eden işlemdir.) Uçuşların yoğunlaşması ile yeniden İstanbul Havalimanı’na görevlendirildim. Şu anda havalimanında COVID-19 mücadelesi kapsamında hekim olarak görevime devam etmekteyim.
Tıp Fakültesinde okurken branş seçimi konusunda epey zorlandığımı söylemeliyim. Her yaz tatilinde okul haricinde Sinirbilim, Patoloji, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Psikiyatri, Göğüs Cerrahi, Kardiyovasküler Cerrahi, Onkoloji, Hematoloji gibi birçok farklı branşta stajlar yaptım. Bu stajların bir kısmını yurt içinde, bir kısmını ise yurt dışında yapma imkanım oldu.
En sonunda Halk Sağlığı alanını merkeze alarak çalışmalarıma devam etmek istediğime karar verdim ve mezuniyetimin hemen ardından doktora programları için başvurularda bulundum. Şu anda 1827’de kurulmuş Türkiye’nin en eski tıp fakültesi Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin devamı olan İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi’nde Halk Sağlığı doktorasına devam etmekteyim. İçlerinde Nobel Ödüllü bilim insanımız Prof. Dr. Aziz Sancar’ın da bulunduğu birçok kıymetli hocamızın yolunun geçtiği bu kadim bilim yuvasında eğitim alıyor olmak onur verici.
Biliyorsunuz ki Amerika’da tıp okumaya karar vermek için gençlerin önlerinde üniversite eğitimi gibi uzunca bir süreç oluyor. Bu arada da Tıp Biliminin hangi dalı ile ilgilenmek istediklerine karar verebiliyorlar. Siz, yaşınızın epey genç olmasına rağmen branş seçiminizi başarılı bir şekilde yapmışsınız.
Peki bizler Halk Sağlığı deyince ne anlamalıyız ve bu bilim dalının önemi nedir?
Halk Sağlığı; koruyucu hekimlik ve toplum sağlığı kavramlarının etrafında gelişmiş bir branştır. Epidemiyoloji, İstatistik, Sağlık Yönetimi, Ana-Çocuk Sağlığı, Çevre Sağlığı, Toplum Ruh Sağlığı, İş Sağlığı, Sağlık Eğitimi, Sağlık İletişimi gibi birçok bilim dalını da bünyesinde barındırmaktadır.
Tıp ve halk sağlığı arasında yönetsel bir dikey hiyerarşi olmasa da halk sağlıkçılar için bir nevi tıp dünyasının teknokratları diyebiliriz. Bir ülkede sağlık alanında politikalar oluşturulurken ve stratejiler belirlenirken halk sağlığı bakış açısına sahip insanlar ne kadar söz hakkına sahip olursa halk sağlığının temel bileşenlerinden biri olan “Sağlığın Geliştirilmesi” süreci de o kadar ileri gider.
Sağlığın geliştirilmesinin yollarından biri de toplumdaki sağlık okuryazarlığı seviyesinin arttırılmasıdır. Sağlık okuryazarlığı seviyesini artırmanın yolu ise sağlık profesyonellerine halk sağlığı bakış açısı kazandırılmasından geçer. Bu yüzden ülkemizde her tıp öğrencisi hem teorik hem de uygulamalı Halk Sağlığı eğitimi alarak mezun olur.
COVID-19 ile mücadele stratejileri planlanırken ve hayata geçirilirken Halk Sağlığı’nın kıymeti bir kez daha anlaşıldı aslında. Karantina-tecrit, bağışıklama, bulaşıcı hastalıklar, hijyen, sağlığın korunması gibi kavramlar zaten halk sağlıkçıların uzmanlık alanıdır. Salgın sürecinde İlçe Sağlık Müdürlükleri’nde ve Toplum Sağlığı Merkezleri’nde yaptığımız filyasyon çalışmaları, temaslı ekleme, semptomu olan kişilerden numune alınması, temaslı ve hasta kişilerin her gün takip edilmesi gibi konular hep Halk Sağlığı Politikaları ile hayata geçirilmiştir. Ülkemizin COVID-19’a karşı verdiği destansı mücadelede halk sağlığı çalışmaları merkezi bir rol oynamıştır.
Ülkemizin (tüm sağlık çalışanlarının) bu salgın sürecinde gösterdiği başarıları bizler de takdirle karşılıyoruz.
Şu anda alanınızda en revaçta olan çalışmalar nelerdir? Bu alanda uzmanlık yapanlar ileride ne gibi işlerle uğraşabilirler?
Halk Sağlıkçılar; bulaşıcı hastalıklardan korunma, bulaşıcı olmayan diyabet, obezite, kronik kalp hastalıklarından korunma, kanserden korunma ve erken teşhisi, sağlığın geliştirilmesi, sağlık yönetimi, sağlık politikalarının belirlenmesi, su ve gıda güvenliğinin sağlanması gibi alanlarda faaliyet gösterebilirler.
Alandaki son çalışmalar salgın dolayısıyla bulaşıcı hastalıklar ve korunma, sürveyans (hastalıkla ilgili verilerin sürekli ve sistematik olarak toplanması, takip edilmesi, analiz edilmesi ve müdahale planlanması), filyasyon, bulaşıcı hastalıkların ve salgınların toplum üzerindeki etkileri gibi kavramların etrafında şekilleniyor.
Müslüman kimliğinizin çalışma hayatında size kattıkları ve sizi diğer arkadaşlarınızdan farklı kılan yönleri nelerdir?
İyi bir Müslümanın ilkeli ve adaletli olması gerektiğine inanan ve bu yönde yaşamaya çalışan bir gencim. Fakültede ve çalışma hayatında nöbet saatlerinin ayarlanmasında, iş yükünün bölünmesi hususunda ve görevlendirilmelerde adaletli davranılması konusunda hep ısrarcı oldum. Kendi sorumluluğumda olan işleri en güzel biçimde, yaratılmış varlık olan insanın sağlığı ile uğraştığımın bilincinde, dürüst ve özenli bir şekilde yapmaya gayret ediyorum.
Büyüklerimize ve ilminden faydalandığımız insanlara hürmet göstermek bizler için çok kıymetli tabii. Bunun beni akranlarımdan ayırdığını ABD’de yaptığım stajlar esnasında derinden hissettim. Oranın kültürü ile büyümüş arkadaşlarım hocalarının karşısında çok rahat pozisyonlarda oturabiliyorlardı. Herhangi bir öğle arası vaka sunumunda odadaki tüm sandalyeler dolu iken toplantıya son anda yetişebilen bir profesör ayakta dururken oturmaya devam edebiliyorlardı. Ben ise hocalarıma geçmeleri için kapıları tutuyor, onlar ayakta iken asla oturmuyor ve saygıda kusur etmemeye çalışıyordum. Boston’da 2 ay boyunca beraber çalıştığım çok değerli bir hocam staj sonunda kendisinden geri bildirim istediğimde eğer ileride ABD’de tıp kariyeri yapmayı düşünüyorsam bu kadar düşünceli ve kibar olmaktan vazgeçmem gerektiğini söylemişti. Büyüklerinize hürmet etmenin sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum ama biraz daha bencil ve cesur olmalısın, demişti.
Sizin de belirttiğiniz gibi bu durum tamamen bir kültür farklılığından kaynaklanıyor. Ve inanıyoruz ki her iki tarafın da birbirinden öğrenecek çok şeyleri vardır. Son sorumuz olarak; sizin gibi bu meslekte kariyer yapma misyonuna sahip genç arkadaşlarımıza neler tavsiye edersiniz?
Kendini, neyi sevdiğini bilmek için olabildiğince farklı ortamda bulunmak ve farklı etkileşimlere maruz kalmak gerektiğini düşünüyorum. Kendimden örnek vermem gerekirse, bu kadar farklı ortamda ve farklı branşlarda staj yapmamış olsaydım neyi sevip sevmediğimi hiçbir zaman çözemeyecektim belki de.
Klişe olacak belki ama bütün hayat telaşesinin ve ders çalışarak geçirdiğimiz gençlik yıllarımızın yoğun temposunda bir nefes, bir mola olması için herhangi bir sanat dalıyla ilgilenmenin elzem olduğu kanısındayım.
Düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek fiziksel sağlığı arttırmasının yanı sıra mental iyilik durumuna da katkı sağlamaktadır. Küçük yaşlardan itibaren egzersiz ve dengeli beslenmeyi hayat tarzı olarak benimsemek yaşam kalitesini ciddi manada arttıracaktır.
En önemli konulardan biri de İngilizce mevzusu. İlkokul 3. sınıftan itibaren İngilizce eğitimi almış, İngilizce hazırlık okumuş ve hatta tıp fakültesini İngilizce okuyan biri olarak maalesef ülkemizde dil eğitiminin ciddi manada yetersiz kaldığını ABD’deki ilk stajımda üzülerek anlamıştım. Türkiye’de yıllarca aldığım dil eğitimindense ABD’de toplamda geçirdiğim 6 ay İngilizcemin gelişmesi açısından çok daha kıymetliydi. Bu yüzden genç kardeşlerime tavsiyem ellerinden geldiğince, tüm imkanları zorlayarak eğitim almakta oldukları alan doğrultusunda yurt dışında olabildiğince fazla vakit geçirmeleri.
Teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda muvaffakiyetler diliyoruz.
Röportaj: Filiz Arslan
Zilhicce 1441
Yorum Bırakın / Leave a Comment