15 Ocak’ ta, doktora sonrası çalışma yapabilmek için New York’ a vardık ve üniversitemizin olduğu şehre doğru yola çıktık. Böylece birbirinden ilginç Amerika maceralarımız başlamış oldu.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyoruz ki; bu yazıyı Amerika’daki ablalarımızın rica ve teşvikleriyle, tamamen amatörce kaleme aldık. Başımıza gelenleri biraz ciddi biraz şaka yollu anlatmaya çalıştık.
Gayr-i müslim bir ülkede olduğumuz için en önemli meselemiz yemek meselesiydi ve alışveriş de başlı başına bir uzamanlık gerektiriyordu. Gelmeden önce biraz bilgi toplamış olmanın da rahatlığı ile marketlerden birine girdik. Elimizde çağın en büyük yardımcısı cep telefonlarımız ile reyonlar önünde gezmeye başladık. Yahudiliğin kurallarına göre yenilmesi caiz olan çoğu şey İslama göre de helal olduu için, gıdalarda öncelikle Kosher olduğunu gösteren U, D ve K sembollerini aradık Bunun dışında, kimi gıdaların içinde bulunan vanilyanın, alkolde çözülme yüksek ihtimalini de göz önünde bulundurarak alışveriş yapmaya çalışınca, marketten bir makarna ve büsküi alıp çıkmamız bile en az 15 dakikamızı aldı. Hali ile markete değil de kütüphaneye girsek bu kadar bilgi ile vakit harcardık düşüncesi ve yorgunluğuyla elimizde acilen alınması gerekenler listesiyle bizim marketten çıkardıklarımız arasında % 40 lık bir uyum sağlamış olarak klasik Türk vatandaşı gibi, mutlu ve yorgun ilk sınavlarımızı verdik.
İlk Şaşkınlıklarımız
İlk aylarda her markete gidişimizde artık öğrendik bu işi desek de, eve dönünce sürprizlerle karşılaşıyorduk. Artık böyle olmuyor, çünkü risk almıyoruz, bildiklerimizi ve öğrendiklerimizi alıyoruz.
Bir gün, içerisinde acur turşuları olan bir kavanozu, “ne olabilir ki hadi alalım” diyerek sepetimize attık. Eve gelip tadına baktığımızda yüzümüz şekilden şekile girdi. Bu, ağzımıza attığınız turşunun tuzlu, ekşi olmasını umarken, dilimizdeki ballılık ile yutmaya çalıştığımız acurun marifeti idi. Sonra kavanozun üzerine bir daha bakalım dediğimizde üzerindeki “tatlı” ibaresini nasıl görmedik diye az gülmedik kendimize.
“Neyse canım, bundan sonra görünüşe aldanmayız, her şeyin üzerini daha dikkatli okuruz” kararımızı yeni almamızın akabinde, kuruyemiş olayına girdik. Türkiye’de kabuklu fıstık olarak bilinen fıstık içi ile dolu bir kavanozu görene kadar tabi! Kavanozumuzla eve dönüp çayımızın yanında afiyetle yemeyi umuyorduk. Ancak fıstığı yer yemez bir Amerikan tadına daha kurban gittiğimizi anladik. Tuzlu olmasını umduğumuz kavrulmuş fıstığımız ballı bir sos ile kaplanmıştı.
Pazardan organik alsanız bile mısırı ve bezelyeyi de şekerli bulacağınızı eklemekte fayda var. Değişik tatlara açıksanız tavsiye ediyoruz tabi.
Sebze Reyonlarındaki Sürprizler
Gelelim sebze reyonlarına; çok çeşitli bir yelpazede tropik veya tanıdık meyve ve sebzeler ile dolu bulduk bu reyonları. Artık daha da uzmanlaştık dediğimiz günlerde yeni sürprizimiz bu reyondan geldi. Maydonoz aldığımızı zannederek evimizin yolunu tuttuktan sonra yıkama-ayıklama aşamasında maydonozda olmayan keskin bir koku ile karşı karşıya kaldık. Yaptığımız inceleme neticesinde bu bitkinin maydonoz değil Erzurumluların çok iyi bildiği yoğurt çorbalarına (Ayran aşı) katılan maydonoz görünümlü “aşotu” olduğuna karar verdik. Türkiye’ de bildiğimiz kadarı ile Erzurum dışında başka bir ilde yetişmeyen bu bitkiyi farklı bir şekil ama aynı tatda keşfetmiş olmanın bu kez Erzurumlular olarak mutluluğunu yaşadık. İlk iş bu otla Erzurum ayran aşı çorbası yaptık tabi ki.
Amerika`da Dışarda Kahve Nasıl İçilir?
Kahve ya da içecek almayı ilk seferde 5 dakikanın altındaki gibi bir sürede başarırsanız siz artık Amerika’da yaşama uzmanı olmuşsunuz demektir. En zor geçtiğimiz sınav kahvemize kavuşmak olmuştur herhalde. 1000 çeşit arasından kahvenize karar verip karşınızdakine de (kasadaki size kahveyi satmamak için yemin etmiş arkadaşa) onaylattıktan sonra boyutunu belirlemeniz (small, medyum, large) içinde şeker, krema veya süt isteyip istemediğinizde mutabık kalmanız şart. Bunlardan sonra inşallah kahvenizi alabilirsiniz. Tabi süt isterseniz banko 3 soru daha peşinden gelir uyaralım (tam, yağlı, light?).
Üniversal Üniversiteler
ABD’ye geliş amacımız eğitim demiştik. Açıkçası Türkiye’den gelirken tesettürlü olarak nasıl bir ortamla, hangi şartlarla karşılaşacağımız tam bir sürprizdi bizim için. Ama ilk andan itibaren “üniversal” kelimesini gerçek anlamı ile yaşayan bir üniversite bulduk. Dünyadaki her milletten, her ırktan insan, eğitim amaçlı olarak bir çatı altında toplanmıştı. Özellikle, şehrimiz üniversite şehri olduğu için insanlar yabancılara alışık ve herkesin bize karşı son derece olumlu bir tavır içerisinde olması bizi memnun etti.
Örtülü olarak Malezya, Finlandiya, Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Lübnan, Umman ve Hindistanlı Müslüman kız öğrenciler en sık karşılaştıklarımız oldu. Kampüste her din mensubunun kullanabileceği ibadet için ayrılmış mekanlar bulunması bizi şaşırttı. Ayrıca üniversitenin Müslüman Öğrenci Birliği olduğunu ve hemen hemen her üniversitenin bu tarz oluşumlara sahip olduğunu duyduk. Yani bu ülkede ders saatlerinizi ayarlayıp vakit namazlarınızı rahatça sorunsuz bir şekilde halledebilirsiniz. Eğer ABD’ de lisans ya da lisansüstü eğitim almak isteyenler olursa Allah’ın izni ile inançlarınız açısından bir zorluk yaşamayacaklarına inanıyoruz.
Mağazalar ve Kuponlar
Burada tecrübe ettiğimiz ve sizinle paylaşmak istediğimiz bir diğer mevzu da marketlerin/ mağazaların her türlü değişim ve iade konusunda son derece yardımcı olmaları. Her zaman fişleri bir süre saklayın ya da hangi kartla alışveriş yaptığınızı unutmayın. Fiş olmasa da çoğu market geri alımda zorluk çıkarmıyor. Ayrıca gözlemlediğimiz kadarı ile Amerika’ da kupon çılgınlığı var. Büyük alışveriş mağazalarına girdiğinizde muhakkak kayıt bürosunu sorup kaydolun, %10-15’lik indirimleri anında alın. Ya da cep telefonunuzda tarayıcınızın arama motoruna o markanın adını ve “coupon” yazın, gelen kodu kasada söyleyin. Anında bir indirim almanız hiç de sürpriz degil. Sürekli alışveriş yapacağınız markaların kartını alırsanız ya kasada kücük indirimleri anında alırsınız ya da her gün bedava kahve gibi bir hediye kazanabilirsiniz.
Bu Ülkede Trafik Canavarı Var mı?
New York’da araç kullanmadık ama Pittsburgh, Washington DC gibi şehirlerde gözlemlediğimiz kadarı ile burada insanlar son derece sakin bir şekilde araç kullanıyor. Tali yol dediğimiz noktalarda “Stop” ibaresi istisnasız her yol kavuşmasında var. Bu noktalarda katılacağınız yolda araç olsun ya da olmasın frene basıp durmanız şart. Gerçekten bu kurala herkes uyuyor ki, biz Türkiye’ den kalma refleksle yeşil ışık yansa bile kontrolsüz geçiş yapmazken, burada tali yoldan biri çıkar korkusu hiç yaşamadık. Biz çıktık mı? Yorum yok…
Kavşak sistemi Türkiye’den farklı. Kavşaklar “Road Diet” diye anılan şeritlerin ayrılması ile kontrol edilen bir sistemle yönetiliyor. Başta zor gelebilir ama yine Türkiye’dekinden farklı olarak düşey işaretlerle çok güzel yönlendiriliyorsunuz. Trafik ışıklarının bitiminde değil, yatay beyaz kalın bir çizgi ile belirlenmiş hattın gerisinde ışıkların karşısında durmayı da sakın unutmayın.
Farklı lezzetler, farklı kurallar, tecrübeler, uygulamalar… Amerika maceralarımız, aklımızda ve hatıralarımızda kalanlar…
Emine Çoruh- Merve Sağıroğlu
Yorum Bırakın / Leave a Comment