Çin’e gelmek söz konusu olduğunda pek çok kişinin aklına ilk gelen “Orada ne yenir?” sorusudur. Bu konuyu dil ve mescit kavramından sonra gündeme getirmemizden anlaşılacağı üzere helal gıda temini zannedildiği kadar büyük sorun teşkil etmiyor elhamdülillah. Her mahallede hemen hemen birkaç helal Müslüman makarnacısı (nam-ı diğer: Lanco lağmiyancı) bulabileceğiniz bir şehir Guangzhou. Çin’in üç Müslüman eyaletinden biri olan Lanco’dan adını almıştır. Bunun haricinde Muslim Restaurant diye meşhur olmuş Uygur lokantaları da mevcut, çalışanlarıyla kısmen Türkçe konuşup iletişim kurmanız mümkün.
Çin’de tüm aile fertlerinin çalıştığı bir düzen hakim olduğu ve evde yemek yapma kültürü pek bulunmadığından mutfaklar genellikle çok küçüktür ve eviniz ne kadar geniş olursa olsun ocak sayısı ikiyi nadiren geçer, ayrıca bulaşık makinası da bulunmaz.
Amerika gibi Yahudilerin gıda sektörüne hakim olduğu yerlerin aksine Çin’de koşer (kosher) bir ürün bulmak zordur. Helal damgası almış ürünleri tercih edebilirsiniz, ancak bu sertifikalandırmaya da dikkat etmek gerekir. Genellikle ürünlerin üstünde Çince helal anlamına gelen simge bulunur (清真; çincin diye telaffuz edilir), ki, bu da ilk öğrenilmesi gereken unsurlardan biridir. Guangzhou’da helal pazarı gittikçe yaygınlığını artırmaktadır; öyle ki, bazı marketlerde un, süt ve yumurtaların bile üstünde helal simgesi görebilmek mümkündür.
Helal gıda temini bu açıdan kolay amma velakin sağlıklı ürün bulma konusunda aynı şeyi söylemek biraz zor. Hazır gıda ürünlerinde (etli makarna, kraker vs) helal damgasının haricinde içindekiler kısmına göz attığınızda pek çok zararlı kimyasal maddeyle karşılaşıyorsunuz, en yaygın olanı da Türkiye’de Çin tuzu olarak bilinen monosodyum glutomat (味精, Çince okunuşu “veicin”). Ayrıca sarımsak ve maydanoz gibi kendine has kokusuyla tarım ilacına muhtaç olmadan büyüyen sebzeler haricinde tüm sebze ve meyveler yoğun nüfusun talebini karşılayabilmek için erkenden toplanıp hormonlarla ve bir kısmı da GDO’lu olarak yetiştirilerek halka arz ediliyor. Diğer şehirlerin durumunu öngörmek zor ama Guangzhou şehrinde fabrikalarla meyve sebze bahçeleri iç içe olduğu için hormonlu olmasının yanında kimyasal madde maruzatından dolayı da anti-alerjen bitkiler dahi beklenen faydayı gösteremiyor ve belki de bu yüzden, gribal enfeksiyon gibi hastalıklara sık rastlanıyor.
Çin mutfağı, İtalyan ve Türk mutfağıyla birlikte dünyanın en zengin mutfakları arasında yer alıyor. Üzerinde bulunduğu geniş coğrafyanın çeşnilerinden beslenen Çin’in en meşhur 8 yöresel mutfağı ise Şandon, Siçuan, Guandon, Ciyansu, Cıciyan, Fuciyan, Hünen, Anhui’den oluşuyor. Bu genel sınıflandırmadan Müslüman mutfağını ayırmak icab ediyor pek tabi. Helal mutfak söz konusu olduğunda Türki kültürün aksettiği Uygur (Şincan) mutfağı, tarihi İpek Yolunun son istasyonu olan Şian mutfağı, helal makarnaya adını veren şehir Lanco mutfağı ve soya peyniri tofunun ve pirinç makarnasının yurdu Yünen mutfağı akla geliyor.
Çin insanı ekseriyetle sağlıklı beslenmeye önem veriyor. Uzakdoğu kültürünü yaşatan pek çok ülkede olduğu gibi “Gıdanız ilacınızdır” düsturunu benimsiyorlar. Güney bölgede, Guandon mutfağının hakim olduğu coğrafyada bilhassa sebze ve deniz ürünü ağırlıklı besleniliyor. En ufak bir üşütme belirtisinde şeker ve buğday ürünü tüketmeyi bırakıyor, ılık su tüketmeye her daim özen gösteriyorlar. Yemekleri çok küçük porsiyonlar halinde tüketirken “Kıllet-ut-taam” eyliyorlar künhüne vakıf olmadan.
H.Saadiyye Eryılmaz
Yorum Bırakın / Leave a Comment