Amerika’da yaşayan bir aile olarak, evladımızın dünyaya geliş haberini aldığımızdan beri düşünüyoruz, çocuğumuz bu toplum içinde Müslüman kimliğini nasıl gururla taşır, kendiyle de dünyayla da nasıl barışık olur ve nasıl sağlıklı bir özsaygı geliştirir diye. Kaleme aldığım yazı da biraz bu düşünce üzerine neşet etti, bir dua ve bir niyet yazısı olarak kabul buyurun.
- Özsaygı, kişinin kendisiyle ilgili hisleri, inançları, düşüncelerini kapsar.
- Kişinin kendi kapasitesinin farkında olması, güçlü ve zayıf yanlarını bilmesi ve kendini tümüyle sevmesi ve kabulüyle ilgilidir.
- Özsaygısı yüksek bir çocuk, Müslüman kimliğini gururla taşır.
- Pek çok şeyde olduğu gibi özsaygının da tohumları çocuklukta atılır.
Çocuğunuzun özsaygısını geliştirmek için:
Onun için özsaygı modelleri olun:
İşe öncelikle kendimizle başlamamız gerekiyor, kendine, birbirine ve daha sonra da çevresine saygısı olan bir anne-baba çocuğa kendisine nasıl saygı duyacağını öğretiyor.
Güçlü bir iletişim kurun:
Hz. Ali (R.A) bu iletişimin sırrını şöyle vermiş:
Çocuklarla 7 yaşına kadar çocuklaşın, oynayın. 7–15 yaş arasında çocuklarınızla arkadaş olun. 15 yaşından sonrada çocuklarınızla istişare edin.
Çocuğunuzla oyun oynayarak, arkadaş olarak veya istişare ederek güçlü bir ilişki kurmak onun kazanacağı özsaygı için en temel şart. Böylece ona değer verdiğinizi, onunla vakit geçirmenin sizi mutlu ettiğini söylemekle yani kendi hissinizi dile getirmekle kalmıyorsunuz, ona değerli olduğunu ve onunla vakit geçirmenin keyifli olduğunu söylemiş oluyor,sunuz. Yani ona bir kimlik tanımı yapıyorsunuz çünkü kendisiyle ilgili bütün bilgiyi sizin ona verdiğiniz geri bildirimlerden ilmek ilmek örüyor.
İlgi alanlarını paylaşın:
Çocuğunuzun ilgi alanlarını merak edin, bu alanlarla alakadar olun ve bu ilgileri elinizden geldiğince paylaşın. Örneğin izlediği bir animeyi beraber izleyin, karakterleri sorun, bu animede onun en çok neyi sevdiğini anlamaya çalışın.
Başarılarını takdir edin:
Ancak başarısından da daha çok çabasını takdir edin, böylece çalışmaktan mutlu olmaya başlar ve sonuca götüren yolcululukların tümünden keyif almayı öğrenir. Başarılarını takdir ederken dikkat edilecek bir diğer şey aşırı takdirden uzak durmak, aşırı takdir tabiri caizse onu “aferin delisi” yapacak, onay bağımlısı olacaktır. Bazen onay bağımlısı bir çocuk akıllı, uslu olduğu için cazip kabul edilebilir ancak, bugün sizin onayınız için çabalarken yarın okulda arkadaşlarının, öğretmenlerinin onayı için çabalayacak ve hayatını hep başkalarını memnun etmek için geçiren bir insan olacak, dediğimde bu özellik bir anda cazibesini yitirir. Özellikle de Batı’da Müslümanlığıyla gurur duyan bir evlat yetiştirmek derdindeysek, arkadaşlarını memnun etmeyi fazlaca önemseyen bir çocuğun çok zorlanabileceğini tahmin edebiliriz. O yüzden uygun dozda takdir etmek çok önemli.
Çabasını takdir etmenin güzel bir yolu: “Matematik çalışırken ne kadar mutlu görünüyorsun”, “Hazırladığın bu proje seni gerçekten heyecanlandırıyor” gibi, çabayı bir duyguyla eşleştirerek beraber sunmaktır. Gerçekten onu heyecanladırdığını gördüğünüz bir ödev yapıyorsa bunu muhakkak dile getirin.
Sorumluluklar verin:
Vereceğiniz sorumluluğun onun kabiliyetine uygun olması çok önemli, cok basit bir sorumluluk heyecanlandırmaz ve o sorumluluğu başarmak onda bir şey başardığı duygusunu oluşturmaz. Aşırı zor bir sorumluluk altında da ezilebilir veya yenik düşmüş hissedebilir, istediğimiz şey başarmaktan doğan o gururu yaşayabilmesi, o yüzden kabiliyetince sorumluluklarla kişiliğini geliştirin.
Aidiyet duygusunu güçlendirin:
Aidiyet duygusu aileden başlar bu nedenle ailece yapılan etkinlikler, aile gelenekleri, alışkanlıkları çok önemli. Her sabah beraber edilen bir kahvaltı, beraberce yenen akşam yemekleri, çay saatleri, haftasonu beraberce gezilen müzeler vs, gibi beraberce yapılan etkinlikler aidiyet duygusuyla ilgili önemli bir ihtiyacı doyuracaktır. Çocuklar için inanılmaz önemli ve heyecan verici olan şeylerden biridir aidiyet duygusu, ailenizi ait olmaktan heyecan duyacağı bir aileye dönüştürmek de sizin elinizde. Bunun için sık sık nasıl bir aile olduğunuzu “biz okumayı seven bir aileyiz” “ sanattan zevk alan bir aileyiz” gibi, güçlü yanlarınızı konuşmak “ iletişime çok açığız” “yardım etmeyi seven bir aileyiz” gibi. Ailece hobiler yapmak, ibadet etmek, hep beraber başka ailelerle görüşmek bu heyecanı canlı tutacaktır.
Aileyle başlayan aidiyet duygusunu daha sonra Müslüman akranlarıyla arkadaşlık edebileceği gruplara yönlendirerek destekleyin. Kendi gibi inanan, ibadet eden, yaşayan insanların varlığını hissetmek de onu daha güvenli yapacaktır.
Ailesiyle ve Müslüman akranlarıyla aidiyet yaşayan çocuğunuza dünya Müslümanlarını anlatıp, tanıtabilir, Müslüman olmanın şerefinden bahsedip Müslüman kimliği ile aidiyetini sağlamlaştırabilirsiniz. Müslüman kimliğiyle özdeşleşen çocuğunuza bir alt kimlik olarak yaşadığı toplumun kimliğini anlatıp, bu kimliklerle ilgili de bir aidiyet kazanmasını sağlayabilirsiniz. Böylece Amerikalı veya Avustralyalı alt kimlikleriyle de toplumun bir parçası gibi hissederek, daha güvenli büyümesini kolaylaşıtırırsınız.
Farklı çevrelerden insanlarla iletişimini destekleyin:
Sadece benzerleriyle iletişimde olmak onu farklı insanlar karşısında sudan çıkmış balık gibi şaşkınlaştıracak, kendisini yabancı ve garip hissedecek. Bu nedenle mümkün olduğunca farklı grupla karşılaşması çocuğunuzun kendinden daha emin olmasını sağlayacak ve iletişim becerilerini güçlendirecektir.
Karar verme hakkı verin ve kararına saygı duyun:
Çocuğunuza göstereceğiniz saygının onun kendine duyacağı saygıda vazgeçilmez önemi olduğundan bahsedin. Biz büyükler olarak saygı duyduğunuz insanların kararlarına, seçimlerine de saygı duyup, müdahele etmeyiz. Çocuğumuz için de yine yaşına göre seçimler ve kararlar yapmasına izin vermek ve seçimlerine müdahele etmemek çok önemlidir. Bunun için ona yardımcı olabilir, yaşına kabiliyetine göre seçenekleri önüne sıralayıp, artıları eksileri konuşup değerlendirme yapmayı öğretebilir ve sonrasında seçimi ona bırakabilirsiniz. Mesela mevsimine uygun üç kıyafet sunup, ‘bunu giyersen çok şık olursun ama çok rahatça koşamayabilirsin’, ‘bu daha az şık ama daha rahat, bunu giyersen biraz bunalabilirsin’ gibi. Daha sonra seçim hakkını ona bırakıp sonra da onun karar verme ve sonuçlarını da kabul etme duygusunu yaşamasına izin verin.
Beden sınırına saygı duyun:
Çocuğunuz çok tatlı ve sürekli öpüp sarılmak istiyorsunuz, ama diyelim ki o bundan rahatsız oluyor, rahatsız olmasına rağmen sürdürdüğünüzde ona, beden sınırının önemli olmadığını, sınır koymasının bir işe yaramayacağını öğretmiş oluyorsunuz. Bunun yerine öpmek, sarılmak için izin almanız ona duyduğunuz saygıyı gösterecektir.
Cesaretlendirin, yüreklendirin, becerilerine inanın:
Onun için en önemli şey sizin ona duyduğunuz güven, anne-babası tarafından güvenilen bir çocuğun yapamayacağı şey yoktur.
İlkeli olmayı öğretin:
Çocuğunuza ilkeli olmayı öğretin, seçici bir çocuk olsun. Müziğin iyisini dinlemeyi, filmin iyisini izlemeyi, kitabın iyisini okumayı, yemeğin iyisini yemeği sizden öğrensin. Dışarıda satılan çikolatayı ailesi izin vermediği için değil, katkı maddeli yiyecek tüketmeyi tercih etmediği için yememeyi sizden görerek öğrensin. İzin verilmeyen şeyler onda öfkeye veya ezikliğe dönüşebilirken, prensipler onun kimliğini güçlendiren bir etki yaratacaktır.
Dua edin:
Son olarak bütün bu çabaların en önemlisi dua elbette, Peygamber Efendimiz (S.A.S) ‘in buyurduğu üzere;
Ana babanın evladına duası, peygamberin ümmetine duası gibidir, reddolunmaz.
Bir sonraki yazımda çocuk için bir özsaygı modeli olarak anne-babayı anlatacağım inşallah.
Havva Başgül
Bu faydali calisma icin Allah razi olsun.