Amerika Birleşik Devletleri, 318.4 milyon nüfusuyla, farklı din, ırk, renk, kültür, etnik grup ve her türlü sosyal seviyedeki insanı bir arada bulunduran bir ülkedir. Bu farklılıklar iç içe geçmiş ortak kültürlerin oluşmasına sebep olurken, çok farklı dünyaların ve hayatların bir arada bulunduğu zengin bir sosyal mozaiğin oluşmasına da katkıda bulunur.
Büyük şehirlerde sokağın bir köşesinde bir kiliseye, diğer köşesinde bir sinagoga, arka sokakta bir tapınağa, karşı caddede bir mescide rastlamanız pekala mümkündür. Bu manzara, göçmen olarak gelen veya bu ülkede hayatını sürdüren her türlü insana kendi ülkelerinden, çepeçevre kuşatılmış olarak getirdikleri medeniyet, kültür, dinini yaşama, yaşatma ve devam ettirme fırsatı vermesi neticesinde oluşmuştur.
Din ve Sosyal Hayat
ABD’de çok tanrılılar da dahil olmak üzere din, ülkenin kültürü ve kimliği ile daima iç içe olmuştur. Ülke, resmi olarak hiçbir dine bağlı değildir. Herhangi bir dini teşvik etmez veya yasaklamaz. Bu biraz da Avrupa’dan gelen ilk göçmenlerin bir dinin tahakkümüne girmeyi reddetmelerinden, muhtemel dini istismar ve bağnazlıkların tekrar yaşanmasını istemediklerinden dolayı böyle bir sistemi oluşturmaları ve benimsemelerinden kaynaklanır.
Anayasa ile de bu durumu teminat altına almışlardır;
“Kongre; dini bir kuruma ilişkin veya serbest ibadeti yasaklayan; ya da ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü kısıtlayan; ya da halkın sukûnet içinde toplanma ve şikâyete neden olan bir halin düzeltilmesi için hükümetten talepte bulunma hakkını kısıtlayan herhangi bir yasa yapmayacaktır.”
Her dinden insana kucak açmış, çeşit çeşit insan manzaraları ile dolu bu ülkede halkın %70’i Hristiyandır. Amerikalıların çoğu, dinin sosyal hayatlarında çok önemli bir rol oynadığını belirtir. Hristiyan olmayan veya Hristiyanlığın ruhlarını tatmin etmediğini söyleyen kişilerin bir kısmının yolu önce yogadan, sonra da başka din arayışına girdiklerinde Budizmden veya Hinduizmden geçer. Ancak bu yoğun ilgiye rağmen müntesipleri kayda değer ölçüde değildir.
Araştırmalara göre, bir dine bağlı olmak Amerikalıların %81`i üzerinde olumlu etki gösteriyor.
Amerikan halkı dinin;
- Alkol ve uyuşturucu kullanımından gençleri uzak tutmaya yaradığını,
- İnsanın fiziksel sağlığı için faydalı olduğunu,
- Devamlı dua etmenin, hastalıklardan şifa bulmaya en az tıbbi ilaç kadar yardımcı olduğunu,
- Aile bağlarının dini hassasiyetlerle korunabildiğini,
- Evliliklerin bir dine mensubiyetle arttığını, boşanmaların azaldığını, dinin evliliklerde sürekliliği arttırdığını,
- Bir ibadethaneye devam etmenin, kişinin ahlaki değerlerini ve huyunu düzeltmeye faydası olduğunu,
- Suç, cinayet, hırsızlık, intihar, uyuşturucu, alkol gibi sosyal veya depresyon, kendine saygı, sıkıntıların üstesinden gelme gibi psikolojik problemlerin çözümünde olumlu katkılar sağladığını düşünüyor.
Buna karşılık toplumun %15`i, dinin insana herhangi bir fayda veya zarar vermeyeceğine ve gereksizliğine inanırken, sadece %4`lük kesim dini inanışın insana zarar verdiğine inanıyor.
Hristiyanlık
Hristiyanlık %70’lik bir oranla ABD’de en fazla temsil edilen dindir. Tanrı’ya inanırlar. Tanrı, ilk insan Adem’i ve bütün kainatı yaratmıştır. Ayrıca; Tanrı`ın kendinden bir parça olarak İsa’yı gönderdiğine, İsa’nın Tanrı`nın oğlu olduğuna ve Ruhul Kuds`ün ona ruh üflediğine inanırlar.
Toplam nüfusun %46.5`i Protestant, %25`i Katolik, %2`si Mormon`dur. Evancelist, Yehova Şahitleri ve Üniteryanizm ise çok az oranlarla temsil edilir.
Bunların dışında pek çok akım ve farklı kiliseler de vardır. Evancelikal Lüteryan kilisesi, Presbiteryan kilisesi, Ortodoks kilisesi, Amerikan yerlileri kilisesi gibi. Her mezhep, kendini bir din olarak tanıtır. İnsanlara dinleri sorulduğunda Hristiyanım demek yerine, genellikle mezheplerini söylerler.
Üniteryanizm
Üniteryanizm, diğer Hristiyan mezhepleri içinde en çok dikkate ve anlatmaya değer bulduğumuz mezheplerden biridir. Tek Tanrı’ya inanır ve baba, oğul, Ruh-ul Kudüs (doctrine of the Trinity) üçleme inancını reddeder. Böylece Hz. İsa`nın Tanrı`nın oğlu olduğunu da yalanlamış ve O’nun bütün Hristiyanların günahlarını sildiği şeklindeki inanca karşı çıkmış olur. Üniteryanizm’e göre Hz. İsa sadece bir insandır. Kutsal Ruh/Cebrail, Tanrı`nın mesajının doğru anlaşılması için İsa`ya gelmiştir.
Üniteryanlar, İncil`de açıkça Tanrı`nın birliğinin anlatıldığına ve kilisenin dayattığı üçlü inancın yanlış olduğuna vurgu yapar. Yüzyıllar boyunca Katolik kilisesi bu inancı reddetmiş ve Üniteryanları aforoz etmiş, cezalandırmış ve bu mezhebi sapık bir inanç olarak ilan etmiştir.
Takipçileri, üniteryalizmin bir mezhep değil, başlı başına bir din olduğunu ileri sürerler. İsa peygamberin İncil’in bazı bölümlerinde sanki Tanrıymış gibi konuşmasını, o zamanki yazı dilinin ve kültürünün doğru anlaşılamamasından kaynaklandığını iddia ederler. Bu haliyle Üniteryanizm için İslam dinine en yakın Hristiyan mezhebidir diyebiliriz.
Musevilik
ABD’de 6,5 milyon kişi ile ikinci büyük din Yahudiliktir ve genel nüfusun %3.7`ni teşkil eder. Ülkedeki Yahudilerin çoğu Aşkenaz Yahudileridir (Ashkenazi Jews). Aşkenaz, Doğu Avrupa’da yaşayan Musevileri tanımlamak için kullanılan isimdir. Amerikan Yahudilerinin %68’i Yahudi olduğunu kabul eder, geri kalan %32’si ataları Yahudi de olsa kendilerini bu din ile ilişkilendirmezler. Bu grup kendini dinsiz veya agnostik olarak görür.
Yahudiliği kabul edenlerin içinde ise %55’i Yahudiliği bir kültür veya etnik topluluk olarak kabul eder. 3’te 2’si Tanrı’ya inanmak zorunda olmadığını düşünür. Seküler olanları, sadece Yahudiliğe değil Yahudi organizasyonlarına da soğuk bakar ve çocuklarını da Yahudi olarak yetiştirmek istemezler. Farklı dinlerden kişilerle evlenen Yahudilerin 4’de 3’ü çocuklarını kesinlikle Yahudi olarak yetiştirmezler.
İslam
ABD’deki Müslümanların sayısı ve toplam nüfus içindeki oranları, kaynaklara göre farklılıklar arz eder: The American Muslim Council`e göre 5 milyon, Center for Immigration Studies`e göre 3 veya 4 milyon, The American Religious Identification Study`ye göre ise bu rakam sadece 1 milyon 104 bindir.
2014 yılındaki araştırma sonuçları %1’lik orana sahip olduğu düşünülen Müslümanların oranının 2050’de %2.1 olabileceğini öngörse de, Council on American-Islamic Relations (CAIR) 2005’de %1.5 gibi bir oranla 4.7 milyon, bugün itibariyle %2.1’lik bir oranla 6-7 milyon Müslüman yaşadığını ve 2050 yılında öngörülen rakama şu anda zaten ulaşılmış olduğunu belirtir.
Pew Research Center`ın araştırmalarına göre, Müslümanların 3’de 2’si cuma namazlarına katılmakta olup, Müslüman nüfusun %41`i beş vakit namazını kılmaktadır. Araştırma, Müslümanların beşte birinin bazı namazlarını, %6’sının sadece bayram namazlarını kıldığını, %12’sinin ise hiç namaz kılmadığını öne sürmektedir.
Diğer Dinler
2000 yılında istatistiklere dahi giremeyen Budist nüfusu, 2010 yılı sonuçlarında 1 milyon civarında olarak ifade edilir. (%0.5 ila %0.9)
Hinduizm mensupları 400 bin ile nüfusun yaklaşık %0.2`sini oluşturmaktadır.
2008’de yapılan araştırma sonuçlarına göre çoğu genç kuşaktan oluşan 34.2 milyon kişi kendini ateist, Agnostic veya Hümanist olarak tanımlıyor. Son yıllarda bu rakam, 56 milyona ulaşmış durumda. (Agnostisizm; insanın “bilme” yeterliliğinin sınırlı olduğunu, görülebilenin arkasındaki hakikatin ne olduğunun anlaşılamayacağını ve bu nedenle de Tanrı’nın varlığının “bilinemez” olduğunu savunur.)
Deism, Taoism, Jainism, Shinto, Caodaism, Thelema, Santería, Kemetism, Religio, Romana, Kaldanism, Zoroastrianism, Vodou, Pastafarianism gibi irili ufaklı pek çok din mensupları da çok küçük oranlarla toplumda temsil ediliyorlar.
Artanlar ve Eksilenler
Pew Research Center`ın araştırmalarına göre son yıllarda ABD`de Hristiyanlık bir düşüş yaşamakta. Buna karşılık bir dine bağlı olmayanların oranı büyüyor. Dinin hayatlarında önemli bir yeri olduğunu söyleyenler %36’dan %30’a gerilemiş durumda. 10 Amerikalıdan 7’si bir kiliseye gitmese de hala kendini dindar olarak görürken, dinsizler 56 milyona ulaşmış.
35 bin kişi üzerinde yapılan araştırmalara göre; Hristiyanlık 2007`den beri, %8`lik bir düşüşle, %78`lerden %70`lere gerilemiş durumda. Gençler bir kiliseye devam etmiyor ve bu uzaklaşma bütün yaş grupları, ırk ve sosyal seviyedeki insanlar arasında yaygınlaşıyor. Hristiyanlar hem yaşlanıyor, hem de sayıları azalıyor. Bu da Hristiyanlığın ABD`deki geleceği hakkında endişeleri artırıyor. Hristiyan olmayan dinlere sıçrayış %4.7 iken %5.9’a yükselmiş. Araştırmalar, ABD’nin tarihinde ilk kez Müslümanların bazı batı eyaletlerinde Musevileri geride bıraktığını gösteriyor.
ABD Dini İnancını Kaybediyor (mu?)
Son yıllarda sık sık bir kilisenin kapısına kilit vurulduğu, satıldığı veya mescide dönüştürüldüğü haberleri geliyor. Haberlere göre pazar ayinlerine katılanların sayısı yarı yarıya düşüş gösterdiği için, kiliselerin satışı zorunlu kılınmış oluyor.
“Amerika`da Hristiyanlık ölüyor mu?” şeklindeki endişelere bazı kaynaklar, babadan oğula geleneksel Hristiyanların azaldığını, ancak gerçek Hristiyanların daha belirgin bir şekilde kendini tarif ettiğini söylüyorlar.
İnsaflı bazı Hristiyan otoriteler Hristiyanlığın düşüşünün en büyük sebeplerinden birinin güven kaybı olduğunu belirtiyorlar. Bununla da kalmıyor, Hristiyanlığın bütün dinlere iyi davranmayı emretmesine karşılık, bazı din mensuplarını dışlayıp, haksızlık edip, kötü muamelede bulunduklarını, bu sebeple de bir şekilde lanetlendiklerini düşünüyorlar.
Bunun dışında, kiliselerde son yıllarda bazı papazların işlediği ahlaki suçlar ve Hristiyanlığın Noel, Easter, Good Friday gibi sadece bir takım ritüellerden ibaret kalması gibi nedenlerin Hristiyanlığın gerilemesine etken teşkil ettiğini söyleyen kaynaklar da var.
ABD`de Hristiyanlığın gerilemesi, ateistlerin artışı, diğer taraftan İslamiyetin en hızlı gelişen din olması, aslında ABD`deki tablonun ileriki yıllarda değişeceğini gösteriyor.
Araştırma; Rabia Yener/ 2014
Yorum Bırakın / Leave a Comment