Türkiye’de Ramazan Bayramı kutlaması üç gün sürer. Bayram hazırlıkları birkaç gün önceden başlar. Bayramı aileleriyle birlikte geçirmek isteyenler imkanları varsa memleketlerine gitmeyi tercih ederler. Bu sebeple büyük şehirler adeta boşalır ve yollarda yoğun trafik oluşur. Toplu taşıma ile seyahat etmeyi tercih edenlerin haftalar öncesinden yer ayırtması gerekir. Bayram alışverişi ve bayram temizliği olmazsa olmazlardandır. Anne-babalar çocukları için yeni kıyafet ve ayakkabılar alıp onların yataklarının başucuna koyarlar ki sabah ilk iş giyinip hazırlansınlar. Çocuklar genellikle ertesi günün beklentisiyle heyecandan uyuyamazlar. Temizliğe gelince, evdeki her şey perdesinden halısına yıkanır veya silinir. Televizyon kanalları bayrama özel yayınlar yapar. Devlet, bayram sevincini herkesin rahatça paylaşabilmesi için emeklilere bayram ikramiyesi dağıtır.
Son iftarla beraber herkeste heyecanlı, özenli ve tatlı bir telaş başlar. Bayram sabahı en iyi kıyafetlerini giyen küçük büyük tüm erkekler, mahallelerindeki camiye bayram namazına gider. Büyük şehirlerdeki ünlü tarihi camilerde bayram namazına katılmayı tercih ederler de olur. Küçük kasaba ve köylerde herkes birbirini tanıdığı için namazdan sonra sırayla birbirleriyle kucaklaşarak bayramlaşır. Hanımlar bu zamanı evde bayram ziyaretleri için hazırlıklar yaparak geçirir.
Erkekler camiden eve döndükten sonra evde de bayramlaşmalar başlar ve ev ahalisi “Bayramınız Mübarek Olsun” diyerek tebrikleşir. Çocuklar saygıyla ebeveynlerinin ellerini öper ve karşılığında “bayram harçlığı” alır. Kahvaltıdan sonra, ziyaretler için daha vakit erken olduğundan insanlar genellikle yakın aile üyelerinin mezarlıklarına gider, ruhlarına Fatihalar gönderirler. Mezarlıklar yaklaşan bayram ziyaretçileri için birkaç gün önceden temizlenir ve aile fertleri tarafından taze dikilmiş çiçeklerle donatılır. Farklı şehirlerdeki şehitlerin ve büyük alimlerin mezarlıkları da ziyaret edilir. Ardından aile büyüklerine ve komşulara ziyaretler başlar. Bu vakitlerde artık her ev misafirlerini ağırlamaya hazırdır.
Türk geleneklerine göre misafirlere ilk olarak limon kolonyası tutulur. Ardından yaprak sarması ve ev yapımı baklava ile çay, Türk kahvesi veya yaz aylarında ise serinletici bir içecek ikram edilir. Ziyareti kısa tutmak isteyen misafirlere sadece şeker ve çikolata sunulur.
Gün boyunca tanıdık-tanımadık mahalle çocukları bayram şekeri ve harçlığı toplamak için kapıları çalar. Günün sonunda da, paralarını sayarak en çok harçlığı kimin topladığını bulmaya çalışırlar ve bunun çoğunu da bakkaldan aldıkları atıştırmalıklara harcarlar. İnsanlar, ziyarete gidecekleri kişileri evlerinde daha yeni ağırlamış olsalar da yine de aynı gün veya ertesi gün iade-i ziyarete giderler. Bu günlerde küslerin barışması bilhassa tavsiye edilir. Sokaklar, genç-yaşlı, bayram ruhu ile birbirlerine nazik davranan, şık giyimli, neşeli insanlarla doludur.
Her ne kadar bazı gelenek ve göreneklerimiz çağın getirileri ve şehirleşmenin etkisiyle değişmeye yüz tutsa da bazıları hala ayakta kalmayı sürdürüyor.
Hazırlayan: Filiz Arslan
Yorum Bırakın / Leave a Comment