Paketli gıdalar katkı içerdikleri için doğal ürünlere rağbetin arttığı günümüzde, artık doğal ürünler de, daha fazla üretilmek adına doğallıklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Peki acaba faydalı besin listelerinde en başlarda yer alan ve omega-3 kaynağı olan “balık” doğallığını yeterince muhafaza edebiliyor mu? Yoksa denizlerde yüzen bu hayvancağızlara da endüstri elini uzatmış mı?
Bu yazımızda, denizde avlanan doğal balıklarla çiftlik balıkları arasındaki farklara beslenme, yaşam koşulları, etin kalitesi ve içerdikleri omega-3 ve kimyasallar açılarından değinip, aralarında bir karşılaştırma yapacağız.
Beslenmeleri:
- Çiftlik (kültür) balıkları ya özel havuzlarda ya da deniz veya akarsuda ağlarla çevrilmiş kafeslerin içinde yetiştirilir. Türlerine ve gelişme koşullarına göre, yemleri doğal koşullarda hiç rastlanmayacak yiyecekler olabilir. Kimyasallara maruz kalabilirler. Bu balıklar daha çabuk gelişebilmeleri ve pazara bir an önce ulaştırılmaları amacıyla doğada yetişen balıkların besin gruplarına oranla daha yüksek enerjili yemlerle beslenirler.
- Denizden avlanan balıklar doğal ortamlarında, doğal besinlerle beslenirler. Besin maddelerini diğer balık ve yumurtaları, midye, karides ve planktonlar ve ölmüş olan diğer deniz hayvanlarının atıkları vb. gibi öğeler oluşturur. Bunların dışında yapay ve hazır besinler menülerinde bulunmaz. O gün kısmetlerinde ne varsa arayıp onu bularak yemek zorundadırlar.
Yaşam koşulları:
- Çiftlik balıkları kendilerine ayrılan kısıtlı bir alanda diğer balıklarla sıkışık yaşarlar. Suda yüzerken birbirlerine sürtünmek zorunda kaldıkları için pulları bile aşınır.
- Doğadaki balıklar, bir taraftan hayatta kalabilmek için beslenme peşinde koştururken, diğer taraftan da kendinden büyük diğer canlılara yem olmamak için devamlı hareket etmek zorundadır. Bu balıklar doğal yaşam alanlarında diledikleri gibi gezer, üremek için uygun ortam bulana kadar göç ederler. Bu sebeple de çiftlikte yetişen balıklara göre daha az yağlı olurlar.
Et kalitesi:
- Çiftlik balıklarında, satıştan birkaç gün öncesinde yemleme durdurulduğundan, mide boş olduğu için sindirim enzimleri tam aktivitelerini yapamayıp balığın et kalitesini düşürmez. Aynı zamanda çiftlik balığının ölüm şekli hızlı ve soğuk zincir şartları altında olduğundan doğada yakalanan balığa göre de et kalitesini daha uzun korumaktadır. Fakat bu tip balıkların raf ömrü, yüksek yağ içeriklerinden dolayı daha kısa olmaktadır.
- Bu durum doğadan yakalanan balıklarda böyle olmaz. Bu balıkların beslenme zamanları farklı olduğu için bozulma üzerinde de olumsuzluklar olabilmektedir. Aynı zamanda doğadan yakalanan balıkların avlanmaları sırasında olumsuz çevre şartları (güneş, rüzgâr, teknede ya da ağda uzun süre bekleme, balıkların çırpınması, farklı balıklarla bir arada bulunması, ağlardan çıkan diğer materyallerle bir arada bulunması vb.) et kalitesini hızlı bir şekilde düşürebilmektedir. Bu da balığın lezzetini etkilemekte ve çiftlik balıklarının lezzeti doğal avlanan balıklara nazaran daha çok beğenilmektedir.
Omega-3:
- Çiftlik balıklarında omega-3 düzeyi doğal ortamda yaşayan balıklara göre çok daha düşüktür.
- Doğadan yakalanan balıkların tüketecekleri besin grupları oldukça geniş olup, içinde bulundukları suyun besin miktarına göre omega-3 düzeyi kültür balıklarından daha yüksek düzeyde olabilmektedir.
Kimyasallar:
- Çiftlik balıkları katkılı beslenmelerinden kaynaklı bazı kimyasallara maruz kalabilirler. Mesela; çiftlik somonlarında denizden tutulmuş somona kıyasla çok daha yüksek PCB (elektrik materyallerin yapımında kullanılan zehirli bir kimyasal), dioksin ve kansere yol açan zehirli maddeler bulunur. Genellikle suya karışan sanayi atıkları özellikle bakır, çinko, ve civa zehirlenmesine yol açar. Denizlerdeki kirlilikler de açık denizlerde değil kıyı şeritlerde yoğunlaşır ve genelde kültür balıkçılığı kıyı şeritlerine yakın olduğundan balık çiftliklerinde yetişen balıkların toksin taşıma ihtimali daha fazla olmaktadır.
- Denizden yakalanan balıklar denizler ne kadar kirlenirse o derece kirlenebilirler. Kanalizasyon ve sanayi atıklarının olduğu bölgelerden yakalanan balıklarda ağır metal, mikrobiyolojik ve kimyasal yönden kirlilik içermesi sorunu da olabilmektedir. Aynı şekilde bu bölgelerdeki besinlerle beslenmiş olan doğal balıkların da tüketilmesi sağlık açısından sorun oluşturabilmektedir. Bunun dışında beslenmelerinden kaynaklı bir zarar görmezler.
Bakteri ve antibiyotikler:
- Çiftlik balıkçılığı çok dar ve çevrili bir alanda balıkların yetiştirilmesine dayandığı için bakteri ve mikrop üremesine sebep olmaktadır. Böyle durumlarda kültür balıkları üzerinde hastalıklara karşı dirençlerini artırmak amacıyla çeşitli antibiyotikler kullanılabilmektedir. Bu maddeler yönetmeliklerde verilen limitler dahilinde kullanılırsa bir sorun oluşturmamaktadır. Ayrıca günümüzde balıkların hastalıklara karşı direncini arttıran aşılar da geliştirilmiştir.
- Denizden yakalanan balıklarda bu durum söz konusu değildir.
Peki çiftlik balığı nasıl anlaşılır?
Alacağımız balığın çiftlik mi yoksa, deniz balığı mı olduğunu anlamak aslında çok kolay olmasa da bazı detaylara bakılabilir:
- Balıkların kas yapısı karşılaştırıldığında, çiftlik balığının daha yumuşak, doğada yetişen balığın ise daha diri daha kaslı bir yapıya sahip olduğu görülmektedir.
- Balığın pullarını ters yöne sıvazlama yöntemiyle de, onun çiftlikte mi, doğada mı yetiştiğini bir ölçüde anlamak mümkündür. Çiftlik balıkları aylarca dar kafes ortamlarında yüzerken birbirlerine sürtündükleri için pulları doğadaki hemcinslerine göre daha fazla aşınır ve ele derimsi gelir. Deniz balıklarının pulları ise daha belirgindir.
- Çiftlik balıkları yemlerine katılan yağlardan dolayı daha yağsı kokarken, doğadan yakalanan balıklar daha yosunsu ve denize özgü koku vermeleri ile ayırt edilebilmektedir.
Balık yerken ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük ve yüzeyde yaşayan balıkların seçilmesi yerinde olacaktır. Uzmanlar, daha fazla kimyasala maruz kaldıkları için çiftliklerde yetişen deniz ürünlerinden özellikle köpek balığı, kılıç balığı, ton balığı, levrek, pisi balığı, turna balığı, orfoz, somon, orkinos, istiridye ve karidesten uzak durulmasını önermektedir. Çiftlik ürünleri doğal ürünlere göre daha lezzetli olsalar da, yukarıda sayılan özelliklerinden dolayı sağlığı tehdit edebilirler.
Büşra Yaz Ökten
Yorum Bırakın / Leave a Comment