Bizi Martin Luther King`i araştırmaya sevk eden şey; Onun kim olduğundan çok, yaşadığı dönem, verdiği mücadele, onu bu mücadeleye sevk eden sebepler, verilen mücadelenin sonuçları itibariyle etkisi ve uğrunda can verilen konunun temelde dünyanın hiç bir yerinde mevcut olmayışı, bir ırk ayrımından çok, bir var olma savaşı verilmiş olması noktasından hareketledir.
1776`da İnsan Hakları Beyannamesi ilan edildiğinde Thomas Jefferson şöyle demişti;
Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve refahını arama hakları yer alır…
Thomas Jefferson böyle demişti ama uygulamada durum tamamen başkaydı. Abraham Lincoln 19 Haziran 1862’de köleliği yasakladı. Kuzey ve Güney`in duruma farklı yaklaşımları sonucu iç savaş çıktı. Köleliğin kaldırılmasından yana olan Kuzey galip gelince, kölelik Amerika anayasasından tamamen kaldırıldı.
Kölelik kanunlarla kalkmıştı ancak bu sefer de köleliğin bir başka çeşidi olan ırkçılık sahnede yerini aldı. Dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş bir uygulamayla, toplumun her alanında beyazlar ve zenciler olmak üzere iki ayrı bölüm oluşturuldu. Okullar, otobüsler, lokantalar, tuvaletler vs. her yer iki bölümden oluşuyordu… Biri beyazlar, diğeri zenciler için… Bu durum özellikle iç savaşta Kuzey`e yenilen Güney Eyaletlerinde bütün haşmetiyle kendini hissettiriyordu. Köleliğin kanunlar zoruyla kaldırılması hiç bir işe yaramamıştı. Çünkü ırkçı zihniyetin temelinde bu insanların hala köle oldukları anlayışı yatmaktaydı. Köleliğin toplumun kademelerinden kalkması ancak ırkçı zihniyetin yıkılmasıyla mümkündü. Ve bunun için mücadelelere dolu bir yüzyılın geçmesi gerekecekti.
Martin Luther King kimdir?
Martin Luther King 1929 da Atlanta Georgia’ da doğmuş, 1950 ve 68 yılları arasında Amerika`nın African-American toplumu üzerinde çok büyük etkiler uyandırmış medeni haklar ya da zenci hakları için mücadele vermiş bir liderdir. Yaklaşık 18 yıl süren zorlu, iknaya ve pasif direnişe dayanan bir mücadele vermiştir. 1986`dan bu yana her yıl Ocak ayının üçüncü Pazartesi günü Martin Luther King günü olarak kutlanmaktadır.
Martin Luther King özellikle Güney Eyaletleri, oradan da diğer eyaletlere de sıçrayan bir harekete öncülük etmiş ve ırk ayrımcılığına karşı etkin bir rol oynamıştır. Bu çabaları 1964′ de Nobel Barış Ödülü almasını sağlamış ama gidişattan hoşnut olmayanların da nefretini kazanmasına yol açmıştır.
1968′ de öldürüldüğünde 39 yasında olan Martin Luther King kendi deyimiyle;
Irkçılığa sadece kendi ırkının Amerika`da gördüğü sıkıntılar ve zorluklar nedeniyle değil tam tersine Allah`ın isteğine ve seçimine hakaret ve aşağılama olduğu için karşı çıkmıştır…
Asıl adı Michael King Sr. olan Martin Luther King, daha sonra Alman protestan dini lideri Martin Luther`in ismini onu honore etmek üzere almış ve bu isimle şöhret bulmuştur.
Ailesi koyu Hristiyan olarak kilise faaliyetlerine katılmasını isterken, o gösterişe varan yakarışlardan, dini yaptırımlardan pek de hoşlanmıyordu aslında. Lisede hayli başarlı bir öğrenciydi, 9. ve 11. sınıfları atlayarak Pennsylvania Üniversitesi`nde Sosyoloği bölümüne girdi ve İlahiyat okumaya başladı. Boston Üniversitesi`nde Felsefe Bölümünde doktora yaptı. 25 yaşında evlendi.
Olaylar nasıl başladı?
1950`li yıllar bir taraftan Malcolm X, diğer taraftan Martin Luther King`in zenci hakları için verdikleri mücadeleler ile geçmiştir. Belki Malcolm X farklı bir üslup ve Müslüman olması dolayısıyla, farklı bir yol izlese de temelde aynı noktada birleşiyorlardı; Amerika`daki zenci varlığı ve onların temel yaşama hakları.
Montgomery Alabama otobüs boykotu;
2 Mart 1955 `de 15 yaşındaki bir genç kız ve ardından da beyaz bir adam otobüse bindiler. Genç kız otobüste zencilere ayrılmış yerlerden birine oturdu. O zamanki kanunlara göre zenci genç kızın yerinden kalkıp, beyaz adama yer vermesi gerekiyordu. Ama öyle yapmadı, yerinden kalkmadı ve oturmaya devam etti. Bu davranışından dolayı, tutuklanıp hapse atıldı. Başlangıçta ırkçılığa karşı mücadele veren gruplar tarafından, bu olayın kullanılabileceği düşünülse de, böyle bir mücadelenin beyazların daha çok puan toplamasına ve zencilerin daha çok baskıya maruz kalmasına sebep olabileceği düşüncesiyle vazgeçildi.
Rosa Parks
1 Aralık 1955`de başka bir olay meydana geldi. 42 yasındaki Rosa Parks yorgun bir günün arkasından otobüse bindi. Zenciler için ayrılmış bölümde ilk sıraya oturdu. Otobüs dolmaya başlayınca beyazlara ayrılmış kısımda yer kalmadı. Otobüs şoförü bir kaç beyazın ayakta kaldığını görünce, zencilerin koltuklarından kalkıp beyazlara yer vermesini söyledi. Bir kaç zenci isteksizce kalkarak şoförün dediğini yaptılar. Bu sefer şoför, en ön sırada oturan Rosa Parks`a yerinden kalkmasını söyledi ama Rosa Parks yerinden kımıldamadı, şoförün bir kaç kez ikazına da aldırış etmedi. Tutuklandı ve bir hafta sonra mahkemeye çıkarıldı. Suçlu bulunarak 10 dolar para cezası ile serbest bırakıldı.
Fakat artık olayların çekilir hali kalmamıştı, hergün başka bir olay oluyordu ve buna bir çare bulunması gerekiyordu. Rosa Parks` in tutuklandığı gece King, NAACP (National Association for the Advancement of Colored People) ve diğer medeni haklar liderleri bir otobüs boykotu düzenlemeyi planladılar. King bu boykotun lideri seçildi.
Böylece 382 gün sürecek bir protesto başladı. Otobüse binmeyi reddederek işe yürüyerek gittiler. Zaman zaman otobüse binmeye zorlandılar, şiddet, saldırı, gözdağı, tehdit ve tacizlerile geçen bir yılı aşkın bir zaman sonunda Alabama Montgomery şehri büyük bir para kaybı ile karşı karşıya kalınca, otobüslerde veya toplu taşım araçlarında koydukları bu ayrımcılıktan vazgeçip, otobüslerde ayrı oturmayı gerektiren kanunu kaldırdı.
Alabama`da yakılan ateş bütün eyaletlere yayılıyor
Bu başarının ardından ocak 1957′ de African- Amerikan hakları liderleri toplanarak bunu ülke çapında bütün eyaletlere yaymayı düşündüler. Şubat 1960′ da African-American öğrenciler Greensboro, North Carolina`da oturma eylemi yapmaya başladılar. Öğrenciler şehirdeki alışveriş merkezlerindeki zenci- beyaz diye ayrılmış büfelere gidiyorlar ve kalkın uyarılarını dinlemiyorlardı. Bu eylem kısa sürede diğer büyük şehirlerde de yankı buldu ve hemen bütün eyaletlerde aynı protestolar yapılmaya başlandı. Pek çok tutuklanma, baskı ve şiddete karşı yılmadılar, eylemlerine devam ettiler. Sonuçta Ağustos 1960′ da 27 şehirde büfelerdeki ayrı ayrı oturma salonları iptal edildi ve yasak sona erdi.
Birmingham gösterisi
1963 baharında Birmingham, Alabama`da bir gösteri düzenlendi. Polis yangın hortumlarıyla su sıkarak, köpekleri göstericilerin üstüne saldı. Martin Luther King ile beraber pek çok kişi tutuklandı fakat bu olay sayesinde bütün ülkenin dikkatini çekmeyi başardılar.
Ancak bu olaydan sonra King hem beyazlardan, hem zencilerden, gençlerin ve çocukların hayatlarını riske attığı düşüncesiyle büyük tepkiler aldı. İşin seyri değişmeye başlamış, Martin Luther King yavaş yavaş destekçilerini kaybetmeye başlamıştı.
I have a dream
Ağustos 1963′ de King ve liderler Whashington`da büyük bir organizasyon tertiplemeyi planladılar. Martin Luther King Mart 1963 ‘de 200 bin kişiye hitaben, herkesin bir gün kardeş olacağı günler geleceğine dair ümidini anlattığı meşhur “I have a dream ” konuşmasını yaptı. Bu olaydan sonra halk ve ileri gelenler Amerikan gerçeğine hiç ama hiç uygun olmayan bu kanun üzerinde düşünmeye başladı. İnsan hakları kanunu onaylanarak, ırk ayrımcılığı bir yasa ile kaldırıldı. Bu olay Martin Luther King`in Nobel Barış Ödülü almasını sağladı.
1960’li yıllarda eylemler bütün hızıyla devam etti. Hareket bazen iki adım ileri gidiyor, başarılarla takviye ediliyor, bazen de bir adım geri gidilip moraller bozuluyordu. Bunlardan biri “Kanlı Pazar” adıyla meşhur olup, 1965′ de köprüyü geçmeye çalışan göstericilerin üzerine polisin saldırmasıyla pek çok kişinin yaralanmasına sebep olan olaydır.
1965 ila 67 yılları arasında protestolar Chicago ve Los Angeles gibi Amerika`nın büyük şehirlerine de yayıldı.
Ancak yine bazı African-Amerikan liderler tarafından barışçıl yaklaşımı şiddetle protesto edildi. Hareketin çok zayıf ve çok yavaş işlediği, pasif ve sönük olduğu ileri sürülerek King` e ağır eleştrilerde bulundular. Bir yol ayrımına gelindiği belliydi.
Öldürülmesi
1968′ de kendisine karşı pasif diyenlerin etkisinde kalarak Washington`da başka bir gösteri yaptığı ertesi gün, kaldığı motel balkonunda otururken öldürüldü. Katil James Earl Ray 99 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 98 yılında hapisde öldü…
Malcolm X ve King `in ortak yanları;
Aynı dönemin, aynı mücadeleyi vermiş iki lideri olmaları nedeniyle Malcolm X ve Martin Luther King`i karşılaştırmak yerinde olur. Aslında yoruma hacet bırakmayan biraraya gelememelerinin sebebi üzerinde de düşünmek gerekir.
- İkisi de 39 yasında oldu, ikisi de eski destekçileri tarafından terkedildi.
- Malcolm X 1965 de Martin Luther King 1968 de olmak üzere üç yıl ara ile öldürüldüler.
- Malcolm X ve Kıng hiç bir zaman ittifak etme şansları olmadı. Ama birbirlerinin mücadelesine saygı duydular. Birbirlerini kösteklemediler.
- İkisi de eş ve çocuklarına hiç bir para bırakmadılar, çünkü aktivistlerden bir para yardımı almadılar.
- Vietnam Savaşı ile ilgili aynı düşüncedeydiler. İkisi de Vietnam Savaşının büyük bir hata olduğunu söylediler.
Derler ki, Martin Amerika`yı değiştiriken, Malcolm X ise Martin Luther King`in hayatını değiştirmiştir. Eğer birlikte hareket edebilme şansları olsaydı, Amerika`nın çehresini değiştirebilecek çok büyük bir güç olacaklarına şüphe yoktu. Malcolm X `in Müslüman oluşu, son yıllarını ırkçılığın her iki taraf için de yanlış olduğunu idrak edişi, gerçek Müslümanlığı öğrenip yaşaması, bu ittifakın gerçekleşmemesine bir etkisi olmuş mudur bilinmez. Ama şurası açıktır ki, her iki lider de Amerika`nın daha yaşanılır bir yer olması için çalışmış, Amerikan tarihine damgalarını vurmuşlardır. Belki de herkesten daha çok…
Araştırma; Rabia Yener
Yorum Bırakın / Leave a Comment