“Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.”
Buhari, Tefsir (Rûm), 2
Alemlere rahmet olarak gönderilen yüce Nebi SAS’ in bu sözleri de şahittir ki, Rabbimiz anne-babaların ellerine, pür-i pak, fıtrat-ı İslam cennet meyvelerini adeta birer emanet olarak sunar.
Emanetin tanımı, sözlükte ‘Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse’ olarak geçer. Emanete sahip çıkmak ağır bir yüktür ve hassasiyet gerektirir. Hele ki söz konusu evlat olunca, onu doğduğu fıtrat üzere yetiştirmek ve hayatını o şekilde tanzim etmesini teşvik etmek anne babanın en büyük sorumluluğudur. Bu aşamada bir anne-babanın en büyük yardımcısı, temel kaynaklardan sonra, elbette bu kaynakları özümsemiş, tecrübe sahibi büyüklerdir.
Eş seçiminden başlayarak kademe kademe irdelemeye çalıştığımız yazı dizimizin bu bölümünde, bu işi tecrübe etmiş, “İslami hassasiyeti benimsemiş Müslüman çocuklar” yetiştirme yolunda çaba sarf eden anne-babalara “Çocukların Arkadaş Çevresi ve Sosyal Hayatları” konusunda sorular sorduk. Yaşayan güzel örneklerin nadide olduğu günümüzde, böyle ailelerin ve gençlerin artmasını diliyoruz Rabbimizden.
Çocuklarınızı iyiliğe nasıl teşvik ediyorsunuz?
Fırsatları kaçırmayıp, bazen de fırsat oluşturuyoruz.
Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanın önemini hissettirerek ve bu yaptıkları iyiliklerin hayatlarına huzur ve bereket getireceğini ifade ederek.
Yaşlının eşyasını taşı, başkalarına hal hatır sor, selam ver gibi tavsiyelerde bulunuyoruz.
Hep Peygamberimiz’den (SAS) örnekler vererek başladım ve iyilik yaptıklarında çok mutlu hissedeceklerini ve mutlaka hem dünyada hem ahirette karşılığını bulacaklarını söyledim. Merhametli olmak sizi özel bir insan yapar diyerek tavsiyede bulundum.
Empati kurmalarını sağlıyoruz. Bu kabiliyetleri gelişince de zorlanmıyorlar.
Örnek olarak, iyilik yapmanın faziletinden ve Allah’ın sevgisinden bahsederek…
Şimdiki bazı çizgi filmlerde de bunu çok işliyorlar çok şükür. Ama en iyi örnek anne babadır, çocuk en çok onları taklit eder. Biz de iyilikler yaparak insanlara güzel davranarak teşvik etmiş oluyoruz.
Somut bir örnek vermek gerekirse; ihtiyaç sahibi bir aileye yardım iletirken, çocuğumu da o aileye götürüp onun çocuklarıyla tanıştırıyorum. Bu, çocuklarda farklı dünyaları bilişi pekiştiriyor. Ayrıca canlılar alemi üzerinden çocuklarıma Rahman’ın merhametini keşfettirmeye çalışıyorum. Bir çiçeği koparmanın, çiçeğin zikirlerini kesmiş oluşumuza dair tüm aktarımları, onların ruh dünyasında çağrıştırmaya çalışıyorum. Ve iyi arkadaşların her zaman iyilik için çocuklarımı da harekete geçireceğini biliyorum.
Sloganımız; “Sağ taraftaki meleğimizi sevindirelim”. Sevap kazanma istekleri üzerinden gittiğimizi hatırlıyorum. Kendine yapılmasını istediğini yapmakla ilgili sohbetlerimiz olmuştu. Yine bu konuda da görerek öğrenmenin önemli olduğunu zannediyorum.
Olumlu ve olumsuz taraflarını söyleyerek, vicdanı harekete geçirerek.
Bazen nasihat, bazen de bir olay anlattıklarında araya ayet ya da hadisi sıkıştırıveriyorum. İnşallah etkili oluyordur.
Okul beslenmesini fazla koyuyorum, arkadaşlarıyla paylaşmasını sağlıyorum.
Empati yaparak. “O kişinin yerinde sen, ben olsak ne yapardık” diye. Okuldan ihtiyacı olanlara yardım tırları gittiğinde reklamını yapıyoruz, komşularımızdan da yardım alıp teslim ediyoruz. Kermesleri destekliyoruz. Niyetimizin Allah rızası olduğunu, yalnız O’nun rızasıyla yapılanın mükafatının çok yüce olduğunu anlatıyoruz.
Çocuklarım artık büyüdüler ama, yaşları daha küçükken, fırsatları kollar, onlara mesajlar vermeye çalışırdım. Fakat kendi yaşım ilerledikçe fark ettim ki, sözle mesaj vermek yerine, hayatta bizzat uygulanan davranışlar çok daha etkili oluyor. Bunu teoride biliriz de, genelde kulak ardı ederiz sanırım.
Çocuk eğitiminden anladığım, önce insanın kendisini eğitmesi. Yoksa ciltlerce kitap oku, masal anlat, oyun oyna, vb… bunlar ancak yardımcılar olabilir. Bir insan önce kendi nefsini terbiye yoluna girmeli ki, çocuğuna da faydası olabilsin.
Çocuğunuzun arkadaşlarını ne kadar tanıyorsunuz? Bir yere giderken sizden izin istiyor mu (ya da daha büyükse haber veriyor mu?)
Arkadaşlarının ailelerini evime davet ederim, tanırım. O da benden izin ister.
Yurtdışında yaşadığımız için bu konuda özellikle hassasiyet gösteriyoruz. Okul yıllarında çocukların arkadaşlarının hepsini tanırdım. Yakın arkadaşlarının aileleriyle de ailecek görüşürdük. Bir kısmıyla irtibatımız hala devam eder.
İnsanlarda inanç birliği olmasa da, iyi meziyetler cihanşümuldür. Evladını iyi yetiştirmek isteyen ebeveynlerin endişesi her yerde aynı. Oğlum ilkokuldayken bir seferinde, onu okuldan almaya gittiğim bir esnada, sınıf arkadaşlarından birinin annesi; “Çocuklarımız beraber oynayabilirler mi” diye sormuştu. Oğlumun efendiliği ve derslerinde başarılı olması dikkatini çekmiş. Çocuğunun kendisinin de önemsediği özelliklere sahip biriyle arkadaş olmasını istemiş, aramızdaki kültürel pek çok farkı önemsememişti. Hanımın hassasiyetini takdir etmiştim doğrusu.
Çocuklarım şimdi büyüdüler. Yakın arkadaşlarını eve davet eder, bizimle tanıştırmak isterler. Çoğuyla ben de arkadaş olurum hatta:)
İzin konusunda, yaşları küçükken zaten müsaade almadan bir yere gitmeleri söz konusu olmadı. Şimdi ise, sürekli irtibat halindeyiz zaten. Sorgulamayız ama, birbirimize anlatıp paylaşmayı severiz.
Arkadaşlarının bir kısmını tanıyorum. Ama hepsini tanımıyorum maalesef. Evde arkadaşları hakkında anlattıkları kadar biliyorum. Fırsat buldukça seçici olmalarını söylüyorum. Lise sondaki oğlum, yurtta kaldığı için haber verir. Lise 3’e giden oğlum -evde- izin ister.
Özellikle samimi arkadaşlarını tanırım. Ama yaşları büyüdükçe arkadaş seçme sorumluluğunu kendilerine bıraktım. Ben sadece dua ediyorum ve onları özgür bırakıyorum çünkü yirmili yaşlardalar artık. Haber bir mesajla da olsa verilir ve izin istenir ama böyle bir kuralımız yok, sadece irtibatlı olmak adına böyle davranıyoruz. Daha küçük olan oğlum için arkadaşlarının aileleriyle birlikte görüşüyoruz ve onunla arkadaş seçimleri hakkında konuşuyoruz.
Es’ad Hocamızın teşviki ile kurduğumuz bir sitede oturuyorum. O yüzden çocuklara küçük yaşlarından itibaren İslami bir çevreyi doğal olarak oluşturduk. Çevredeki en çok çocuğun olduğu site bizimki. Her yaş grubuna arkadaş var. Çocukların arkadaşlarının aileleri de bizim arkadaşlarımız. O yüzden bu konuda çok şanslı azınlıktan biriyim diye düşünüyorum. İzin de isterler. Gittikleri yerleri de söylerler. Erkek olmalarına rağmen gece 12’den önce evde olmalarını isteriz. İstisnalar dışında tabi ki.
Küçükken izinsiz hareket etmediler. Kontrol mekanizmasının iyi olması gerektiği kanaatindeyim. Temel sağlam olmuşsa büyüdükten sonra otokontrollerini de sağlayabiliyorlar.
Çocuğunuzla arkadaşları hakkında rahat konuşabiliyor musunuz? Size uygun olmadığını düşündüğünüz biriyle arkadaşlık kurmak isterse nasıl davranırsınız?
İzah, ikna, kural
Bu konuda sanırım en zorlandığım yıllar çocuklarım lisedeyken oldu. O yıllarda çocuklar arkadaş konusunda çok hassas oluyor, arkadaşları hakkında yapılan eleştirileri pek kabullenemiyorlar. Anne baba şefkatle yaklaşıp, doğruyu yanlışı hatırlatmakla memur. Zıtlaşmadan, sıkmadan iletişim kurabilmeli.
Tasvip etmediğimiz kişilerle okulda elbette yakınlıkları olmuştur ama, hayatlarını etkileyecek bir durum olmadı hamdolsun. Anne baba ve çocuk arasında karşılıklı güvene dayalı bir ilişki varsa gizli saklı arkadaşlıklar da olmuyor.
“Evlatcım, onca insan arasında nasıl buldun, bana çok sıcak gelmiyor, ama sen bilirsin, sonra üzülmeyesin” derdim.
Her konuda rahat konuşuyoruz. Her konuda onu anlamaya çalışırım. Sonra doğru olanın ne olduğunu birlikte bulmaya çalışırız.
Arkadaşını kötülemek yerine davranışları zararlarını anlatıyoruz.
Konuşabiliriz. Yalnız hakkında olumsuz olduğunu düşündüğüm arkadaşlıklarında benimle paylaşımlarını azalttıklarını fark ettiğim için fikrim olumsuz da olsa çok belli etmemeye çalışıyorum. Zamanla o kişiden kendileri uzaklaşıyorlar. Küçükken çocukların gönüllerini yerleştirdiğimiz ilkeleri yaptıktan sonra, anne ve babaya düşen 15 yaşından sonra onları uzaktan dikkatli gözlemek ve bol bol dua etmek. Yaş büyüdükçe onların özgürlük alanı daha genişliyor onlara güven duygunuz ne kadar çoksa biz de o kadar rahat ediyoruz diye düşünüyorum.
Evet konuşuyorum. Karar verdiklerinde değiştirmek zor oluyor genelde. Hayat felsefemize uymayan arkadaşları var. Aileleri ısrarla bizimkilerle arkadaşlık etmelerini istediği bir kaç durum yaşadık. Genelde tanışmak için ilk adımı onlar atıyor. Yaşantıları İslam’a uzak olduğu için tedirgin olduk ama dualarla o süreçleri de atlattık elhamdülillah.
Evet konuşabiliyorum, ona yanlış yönlerini anlatarak ya da göstererek.
Rahat konuşuruz. Bu ilişkisinde dikkatli olmasını, onu olumlu etkileyebilecek şekilde arkadaşlık etmesini, bunu sağlayamadığı takdirde selamı kesmeden mesafeli bir arkadaşlık yapması gerektiğini konuşurum ve durumu takip ederim.
Evet konuşuruz. Elimden geldiğince o kişideki yanlışları anlatmaya çalışıyorum. Kişiliğine değil yaptığı davranışa dikkat çekiyorum. Aksi takdirde etkili olamıyorsunuz.
Konuşuyoruz. Ondan uzak durmasını, uygun olmadığını, dikkatli olup mesafeli olmasını söylüyoruz ki sonunda kendisi de dediklerimize hak veriyor.
Bu çalışmaya katılıp, tecrübelerini paylaşan ailelere teşekkürü bir borç biliriz.
Yazı dizimizin son bölümünde, katılımcıların çocuklarının evlilik aşamasındaki yaklaşımlarını mercek altına almaya çalışacağız inşallah.
Bu konularda yaşayan örnekler arayanlara faydası olması duasıyla…
Akwa Website
Ekim 2020- Rebiülevvel 1442
Yorum Bırakın / Leave a Comment