İslamî usullere göre hayvan kesiminde genel olarak dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

İslâm’ın helal saydığı hayvanların etlerinin yenilebilmesi için, hayvanın, dinin belirlediği ilkeler doğrultusunda kesilmesi gerekir. Bu da Allah’ın adını anarak (besmele çekerek), (Hac 22/36) hayvanın yemek ve nefes boruları ile boynun iki tarafındaki ana damarlardan en az birinin kesilmesi ile gerçekleşir. Bir Müslüman’ın Besmele’yi unutarak terk etmesi ise, o hayvanın etini helal olmaktan çıkarmaz. Yahudi veya Hıristiyan bir kimsenin kestiği hayvanların yenilmesinde de dinen bir sakınca yoktur. (Mâide 5/110). Kendiliğinden boğulma, darbe ya da çarpma, bir yerden düşme, yırtıcı bir hayvan tarafından parçalanma, boynuzlanma, kesici olmayan bir aletle vurma ve benzeri sebeplerle ölmüş veya öldürülmüş olan hayvanların eti yenmez (Mâide 5/3).

Kesim işleminde geleneksel uygulama, hayvanın yere yatırılıp, ayaklarından bağlanarak boğazının keskin bir bıçakla kesilmesi şeklindedir. Fakat kesim işlemini kolaylaştırmak, göstereceği fiziki direnci ve duyacağı acıyı azaltmak amacı ile hayvanı askıya alma, bayıltma, uyuşturma ve şoklama gibi bir işlemden sonra henüz ölmeden kesmekte dinen bir sakınca yoktur. Ancak belirtilen bu uygulamaların etkisi ile kesilmeden ölmüş olan hayvanın eti yenmez.

Tavuk kesiminde dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Tavuk, kaz, hindi ve ördek gibi kanatlıların baş aşağı halde hareketli taşıyıcıya asılarak, kafaları öldürmeyecek derecede düşük elektrik akımı verilmiş su banyosundan geçirildikten sonra seri mekanik yöntemle kesilmesinde dinen bir sakınca yoktur. Seri mekanik yöntemle yapılan kesimlerde, her hayvanın kesimi sırasında tek tek besmele çekmeye gerek olmayıp, kesimle görevli kimsenin sistemi harekete geçirirken Allah’ın adını anması (besmele çekmesi) yeterlidir. Ancak seri kesime ara verilip sistemin yeniden çalıştırılması halinde tekrar besmele çekilmelidir.

Kesilen kanatlının tüylerinin temizlemesi sürecinde boğazdaki kanın ve iç organlardaki pisliğin ete karışması engellenmelidir.

Gayri müslimin kestiği büyük baş hayvan ya da tavuk hangi şartlarda yenilebilir?

İslam’da bir etin helal olması için bir takım şartlar vardır. Bunlar hayvanı kesen kişinin taşıması gereken şartlar ile hayvanda olması gereken şartlardan oluşmaktadır. Buna göre hayvanı kesecek kimsenin, akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya ehl-i Kitap olması gerekir. Putperestlerin, ateşperestlerin, ateistlerin vb. kestikleri hayvanların eti yenmez. Ayrıca kesilen hayvanın Allah’ın haram kılmış olduğu cinsten olmaması, sağlığa zararlı herhangi bir durumun olmaması gerekir. Ehl-i kitabın, kestikleri hayvanların etinden ve et ürünlerinden yenilebileceği gibi, içerisinde İslam’ın kesin olarak yasakladığı domuz eti ve benzeri bir madde bulunmadıkça diğer yiyeceklerden de yenilebilir.

Kişinin bulunduğu ülke bir İslam ülkesi veya ehl-i kitabın çoğunlukta bulunduğu bir ülke olmazsa – Çin gibi – o ülkede satılan etlerin İslamî usullere göre kesildiği bilinmedikçe yenmesi caiz değildir.

Ayrıca, domuz ürünlerinin veya İslam’a göre helal olmayan alkol vb. şeylerin helal yiyeceklere katılma ihtimali bulunan lokanta veya yemekhanelerden mümkün mertebe sakınılması gerekir. Dolayısıyla kişinin elinden geldiği kadar ihtiyatlı bir şekilde hareket ederek haram ürünlerin karıştırılmadığı, böyle bir şüphenin olmadığı mekânlardan gıda ihtiyacını karşılaması daha uygun olacaktır.

Şayet yaşanılan ülke bir İslam ülkesi ya da ehl-i kitabın* çoğunlukta olduğu bir ülke olursa, hayvanları İslamî usullere aykırı bir şekilde kestikleri bilinmedikçe, buralarda kesilen sığır, koyun, tavuk vb. eti yenen hayvanların etlerinden yenmesinde bir sakınca yoktur.

*Ehli kitab hakkında detaylı bilgi için Yusuf Ziya Kavakçı’nın açıklamalarına bakınız.

Farklı mezheplerin görüşüne uyarak onlar gibi davranılabilir mi?

Bir kimsenin aynı meselede ve aynı anda birden fazla mezhebi uygulaması caiz değildir. Belli bir mezhebe göre davranan kişinin bazı meselelerde başka bir mezhebin görüşüne göre hareket etmesine gelince;

Bir kimsenin belli bir mezhebe bağlanması dini bir gereklilik olmayıp, kişiye ameli hayatında kolaylık sağlayan bir yoldur. Bu anlamda mezhepler ayet ve hadisler göz önünde bulundurularak ortaya çıkmış yorumlardır. “Hak kabul edilen” bu yorumların hepsi saygıdeğerdir, hepsi “Allah’ın rızasını” temel alan içtihatlar bütünüdür.
Bu çerçevede bir fıkıh mezhebinin bağlısı kendi mezhebindeki bir görüşü uyguladığı zaman sıkıntı yaşayacak ve zorluk çekecekse, o sıkıntı ve zorluğu aşmak için, başka bir hak mezhebin hükmünü taklit edebilir, bunda mahzur yoktur.

Ancak başka mezheplerin hükümlerini taklit ederken, bir zaruret olmaksızın, keyfi olarak diğer mezheplerin sadece kolay hükümlerini almak ve mezheplerin görüşlerini sonuçta hiçbir fıkıh mezhebine uygun olmayacak bir biçimde birleştirmek yani telfik samimi kulluk duygusuyla bağdaşmayacağı için uygun görülmemiştir.

Bu bilgilerden hareketle kişiler öncelikle kendi müntesibi oldukları mezheplerin görüşleriyle hareket etmeli, zorluk ve sıkıntı yaşandığı takdirde diğer güvenilir mezheplerin ve kurumların fetvalarına göre amel etmelidir.

Helal olduğundan emin olunmayan bir etin “Bismillah” diyerek yenilmesi onu helal kılar mı?

Hz. Âişe’den (ra) nakledildiğine göre şöyle demiştir: Bazı kimseler: Yâ Resûlallah! Bir takım insanlar bize et getiriyorlar. (Hayvan boğazlanırken) üzerine Allah’ın isminin anılıp anılmadığını bilmiyoruz? dediler. Rasûl-i Ekrem (S.a.s.): “Bismillah deyiniz ve yiyiniz” buyurdu. (İbn Mâce, Zebâih, 4, no: 3174.) Bu rivayetten de anlaşılacağı üzere, İslam ya da ehl-i kitap ülkelerinde, kesimin İslamî usullere uygun olarak yapılıp yapılmadığı şüpheli olan durumlarda, bu niyetle (tezkiye niyetiyle) besmele çekilerek, dinen yenilebilir olan gıdalar tüketilebilir.

Kişinin bulunduğu ülke bir İslam veya ehl-i kitap ülkesi değilse o ülkede satılan etlerin İslamî usullere göre kesildiği bilinmedikçe yenmesi caiz değildir.

Ev sahibine helal mi diye sormak uygun olur mu?

Dinî hassasiyet sahibi bir Müslümanın, tükettiği gıdaların helalliğine dikkat etmesi gerekir. Bununla birlikte, Müslümanlar tarafından ikram edilen yiyeceklerin, dinen helal olmayan bir şekilde temin edilmiş olması düşünülmeyeceği için, herhangi bir sorgulama ihtiyacı olmaksızın tüketilmesi caizdir. Ancak Müslüman olmayanların ya da Müslüman olup da kazancının ve gıdalarının İslâmî açıdan helal olmasına özen göstermeyen insanların ikramlarının, uygun bir dille sorgulanması gerekir. Şayet kazancının tamamının haram olduğu biliniyorsa elbette bu yenilmez. Ama kazancın içinde helal de varsa helal kısma istinaden yenilebilir.

“Zebiha” ve “Helal” kelimelerini açıklar mısınız?

Zebîha:
Zebh, kesmek, boğazlamak demektir. Dinen eti yenen kara hayvanlarının etlerinin helâl olması için, usulüne uygun olarak kesilmesi anlamında kullanılır. Usulüne uygun olarak kesim, hayvanın yemek ve nefes boruları ile iki şah damarının veya iki şah damarından birinin kesilmesi şeklinde yapılır. Bu şekilde kesimi yapılmış veya yapılacak olan hayvan da ‘zebîha’ olarak adlandırılır.

Helal:
Dinen yapılması veya yenip içilmesi yasaklanmayan, serbest bırakılan şey demektir.
Bu tanımlar dikkate alındığında, etin yenmesi açısından, bu iki isimle adlandırılması arasında herhangi bir fark yoktur.

Helal marketlerde hijyen şartlarına uygun olmayan et ve tavukları yemek caiz olur mu?

Fen bilimleri açısından hijyenik olacak derecede temiz olan bir gıda maddesi, dinen helal olmayabilir. Örneğin etil alkolle yıkanmış bir elma, teknik olarak hijyenik sayılabilirse de, dinen üzerindeki alkol temizlenmedikçe helal kabul edilemez. Aynı şekilde dinen helalliğinde şüphe olmayan bir gıda da, teknik olarak hijyenik olmayabilir. Mesela, kişinin helal kazançla aldığı bir hurma tanesi yere düşse ve kişi bunu alıp üzerindeki tozları silerek ya da üfleyerek giderse bu gıda maddesi helal olur, ama hijyenik olarak vasıflandırılamaz. Dolayısıyla hijyenik olmak bir helallik ölçüsü değildir. Ancak Müslümanların tüketecekleri gıdaların mümkün mertebe sağlıklı olması, sağlığa doğrudan zararlı olmaması bir helallik şartıdır. Doğrudan sağlığa zararlı olan bir maddenin yenilmesi dinen helal değildir.

T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞI

Rop: Nurgül Çelik