Zehra Hanım, bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
1980’in son demlerinde 21 Aralık günü Çorum’da dünyaya gelmişim. Evimizin ve anne tarafından da torunların en büyüğü benim. İlkokulu Fatih’te Hırka-i Şerif Okulu’nda okudum. Sonra bir sene yine Fatih’teki Tuba Kız Kur’an Kursu’na devam ettim. O senenin sonunda kız kardeşimin de ilkokulu bitirmesiyle ortaokula Eyüp İmam Hatip Lisesi’ne beraber başladık. Lisede ben sözel bölüme, kız kardeşim de sayısal bölüme geçti.
Maalesef bizim gireceğimiz sene İmam Hatiplerde katsayı uygulaması başladı ve sınava başörtülü girmek de zordu. Başımı açmamıştım ama çok rahatsız etmişlerdi. Nasıl bitirdim, ne sormuşlardı hiç ama hiç hatırlamıyorum. Çorum’da iki senelik bir yer kazandım. İstişare sonucu, kazandığım yere gitmeme kararı aldım ve ertesi sene sınava yeniden girdim. Bu sefer tercih yapmadan sadece sınav sonucu ile babacığımın iş için gidip geldiği Pakistan’a gittim bir umut. İslam Üniversitesi’ne başvurdum, kabul edilmedim. Türkiye’nin onayı olmadığını gerekçe gösterdiler. Babamın arkadaşının “Neden Tıp fakültesine göndermiyorsun?” demesi ile hayatımın dönüm noktasını yakalamış oldum. Ne gariptir ki tam bir sene İslam Üniversitesi’ne girmek için uğraştıktan sonra, Allah’ın işine bakın ki; Tıp fakültesine ben, İlahiyat fakültesine de kız kardeşim başlamış oldu.
Pakistan’dan ve Arabistan’a gelişinizden kısaca bahseder misiniz?
Üniversiteyi Pakistan’da okudum. Pakistan 125 milyonluk nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri, bu da tabi ki ülkeyi fakirlik sorunu ile karşı karşıya bırakmış. Nükleer güce sahip olmaları bir yana, yıllardan beri Hindistan’la aralarında bir gerginlik olması, komşu ülke Afganistan’dan devamlı göç alması maalesef ülkeyi çıkmazlar içine sürükleyip durmuş. Ben Lahore’da yaşamıştım. Ama Karachi ve İslamabad şehirlerini de ziyaret ettim. Kültürel olarak çok zengin, fakir ama misafirperver, iyi insanların ülkesi Pakistan.
Kuzeyinde harika doğal güzellikleri var, özellikle Peshaver bölgesinde. Ben yalnızca İslamabad’a yakın mesafedeki Maree bölgesini ziyaret etmiştim kışın. Boyumun iki katı yükseklikteki kar yığınları arasında kalmıştım.
Pakistan’dayken 2006 yılında yaşadığım yurttan ayrılıp eşimin benimle aynı okulda okuyan ablasının yaşadığı mini bir apartmana taşınmam ile beraber tanışmak tevafuk oldu. Tam dört bucuk yıl aynı ülkede bir kaç sokak ötemde oturan kendisi ile kader bizi öyle bir araya getirdi. Eşim de o sıralar diş hekimliğini ve stajını bitirmiş, ülkesine dönme hazırlıkları yapıyordu. Ablası ile tanışmamız sonrası bir kaç kez karsılaştık. O kendi ülkesine döndü. Ben okulumu bitirip stajıma başladığım sıralar ablası aracılığı ile dünür oldu. Yurt dışında okumak bir yana hayatımın sonuna kadar yabancı bir ülkede yaşayacağım aklıma gelmemişti. Hep sonuçta dönüş var diyerek her zorluğa göğüs germiş biri olarak şaşırmıştım. Sonra her şey ailelere kaldı. Kısmetmiş oldu, 2008 Kasım ayında evlendik.
Arabistan, şu anda yaşadığım ülke. Nüfusunun %100’ü Müslüman olan bir kaç ülkeden biri, ülkenin çoğunluğu her ne kadar çöllerden oluşsa da havasının çok güzel olduğu, yeşilin hakim olduğu şehirleri de yok değil.
Yabancı birisiyle evli olmak nasıl bir duygu, zorlukları var mı?
Evli olmak başlı başına bir değişim insanın hayatında, artık ağır sorumlulukların olması ya da yapacak daha çok işiniz olması değil; biri hayatınızda. Sizden çok farklı zevkleri, istekleri, sevdikleri ya da sevmedikleri olan birisi, siz bir şeye çok değer verip severken o belki bundan etkilenmiyor bile. Sadece duygusal olarak değil; en ufağından eşim çorba pek sevmez ben ise çok severim, yeni şeyler yeni tatlar denemekten asla hoşlanmaz, ben maceraperestimdir. Bütün bunları bir de yaşadığı ülkesi, geçmişi, tarihi, coğrafyası, dili, kültürü farklı bir insanla yaşadığınızı düşünün. İnsan olup, Müslüman olmamız tek ortak noktamız elhamdülillah. Bir şeylere kolay uyum sağlayabilmem dolayısı ile hayat daha az problemli geçiyor. Yani Allah dağına göre kar veriyor. Karşılıklı anlayış içinde olmak yetmiyor, her zaman kadın olarak her yerde olduğu gibi fedakârlık yapmak gerekiyor.
Hayat sadece bana zor değil bu arada, eşim de yabancı biri ile evli olmanın sıkıntıları ile karşılaşıyor zaman zaman. Benim şaşırdığım sorguladığım normalleri var mesela. Allah bizim gibi olanların mutluluğunu ve sabrını artırsın.
Yaşadığınız ülkeye gelirken beklentileriniz, hayalleriniz nelerdi? Beklentilerinize kavuştunuz mu, hayal kırıklığı yaşadığınız noktalar oldu mu?
Hayal kurmak güzeldir, insanı az da olsa mutlu eder. Ama bir insanın beklentilerinin olması tehlikelidir. Bunu kendi deneyimlerimden söylüyorum. Ne kadar az beklentiniz olursa mutlu olma şansınız o kadar artıyor demektir. Az çok ne ile karşılaşacağımı bilerek gitmiştim Pakistan’a, ama bazı durumlar oldu ki beni epey zorladı.
Kaldığım yurt Pakistan’daki en iyi devlet okulu yurduydu ama gelin görün ki standardı epey düşüktü. Bahçesinin güzelliğiyle odaya girince karşılaştığım hayal kırıklığı tam bir tezattı. Oda, üç kişilik olarak hazırlanmış, gömme dolapları olan bir odaydı. Odadaki tek şey de o dolaplardı zaten. Yatak yoktu, elektrik yoktu. Bakımsız ve ayrıca da çok kirliydi.
Arabistan için de beklentim yoktu şükür yine. O yüzden hayal kırıklığı yaşadığım nokta olmadı.
Yaşadığınız ülkenin yerli halkından farklı muamele görüyor musunuz? Müslüman kimliğinizi herhangi bir sorun olmadan taşıyabiliyor musunuz?
Pakistan’da okulda ilk iki sene hakikaten zorluklar yaşadım, çünkü genel olarak yabancılar istenmeyen öğrenciler olarak görülüyor, sizin nelerle yüzleştiğiniz, okul dışındaki sorunlarınızın vs, derslerinizi etkilemesi onlar için malasef hiç bir şey ifade etmiyor, yabancı öğrenci demek tembel öğrenci demek onlar için. Çok çalışıp fark atarsanız o başka tabii. Müslüman kimliği taşıdığım için farklı muamele görmedim, ama bana garip gelen bir şeyi de söylemeden geçemeyeceğim, başörtüme rağmen hangi dine mensup olduğumu sorup durmuşlardı, başlarda şaşırarak Müslümanım derken sonraları artık kızarak cevap vermiştim. Ta ki orda bazı Hristiyanların da başörtü taktığını öğrenene kadar. (Pakistan’ın %2lik dilimi Hristiyan)
Arabistan’da yabancı olduğum için farklı muamele görmedim hiç, yani en azından bana bir şey söylemediler. Genelde Türkleri ve Türkiye’yi çok seviyorlar.
Ama Arabistan’da yaşam bir kadın için zor. Kadınlar zamanlarının çoğunu evlerinde geçiriyorlar. Toplu taşıma araçları yok, yalnız taksiye binmek söz konusu bile olamaz. Öyle olunca eşinize ya da arabası olan bir tanıdığınıza mahkumsunuz bir yerlere gitmek için. Yada Suudlu bir çok ailenin yaptığı gibi şoförünüz olacak. Şoförler genelde Endonezya, Hindistan, Pakistan, Sudan, Mısır, Filipin ya da Srilankalı. Yani kimileri Müslüman bile değil. Kadınlarını taksi ile göndermeyen erkekler şoförlerine emanet ediyorlar, garip değil mi? Gidebileceğiniz tek yer alışveriş merkezleri. Sahil var kaldığım şehirde ama hava sıcaklığı yazın 50 dereceye kadar yükselince oralara gitmek de hayal oluyor maalesef.
Çalışan kadınlar biraz daha sosyal tabii ki, özel hastaneler ya da şirketlerde gözlemlediğim kadarı ile erkek kadın karışık çalışıyor ama devlet daireleri ya da devlet hastanelerinde ayrı ayrı hizmet veriliyor. Kadınların çoğu peçeli, hatta peçesiz Suudlu yok denecek kadar az. Sadece yabancı Araplar, Suriye, Lübnan vb kökenlilerin bazıları peçe takmıyor. Dışarıda Türkiye’deki bir caddede dolaştığım gibi elimi kolumu sallayarak yürümek istiyorum. Burada kimse arabasız, yaya olarak yürümüyor, bunda sıcağında etkisi var tabii ama kadınlar yaz da olsa kış da olsa dışarıda gezmiyorlar. Mahremsiz dışarıda dolaşmak tehlikeli olacağından dolayı. Zira çok da güvenli olacağı söylenemez. Peçeli de olsa kadınlar ilgi çekiyorlar.
Yaşadığınız yerde, özellikle ilk günlerinizde karşılaştığınız zorluklar oldu mu?
Pakistan’a gidince Türkiye’nin tatlı ikliminden neredeyse çöl iklimi diyeceğim bir iklime geçiş yapmıştım. O yönden çok zorlandım. Yılda bir kez Türkiye’ye giderdim. Ailemi özlerdim ama bunu onlara söyleyip de üzmek istemedim, özlem zor tabii, ama şükür ki okulum çok zordu. Fazla aklıma gelmiyorlardı.
Arabistan’da da iklim konusunda aynı şeylerle karşılaştım. Zira burada da hava çok sıcak. Bir de dil konusunda zorlandım, hala da çok rahatladığım söylenemez. Suud’da dil eğitimi veren hiç bir kurum veya kuruluşla karşılaşmadım, genelde hizmetliler ya da şoförler önceden çalıştıkları yerlerden öğrenmiş oluyorlar, ya da ülkelerinde öğrenmişler bir şeyler. Ben de Pakistan’daki Arap arkadaşlarımdan biraz öğrenmiştim. Buraya gelince biraz daha ilerledi, ama aksan dışında çok farklı bir Arapça kullanıyorlar. İnşallah yakın zamanda öğrenebilirim. Yeni bir yerde arkadaşsızlık da büyük bir sorun, inşallah çalışmaya başlayınca o sorun da hal olacak.
Alışkanlıklarınızın, zevklerinizin, yaşam tarzınızın değiştiğini düşünüyor musunuz?
İnsan ister istemez değişiyor, çok sevdiklerinin yerini başka şeyler alıyor, mesela artık çayı sütlü seviyorum. Arabistan’da daha yeniyim. Bir buçuk sene oldu burada yaşamaya başlayalı. Daha fazla bir şey değişmedi bende. Ama yaşayacağım seneler tabii olarak beni de değiştirecek elbette.
Türkiye’de olduğu gibi kolayca komşuluk, arkadaşlık ilişkileri kurabiliyor musunuz, yoksa yabancı bir birey olarak tek başına mısınız?
Pakistan’dayken insanlar birbirine kolay güvenemediğinden dolayı arkadaşlık komşuluk yapmak zordu. Arabistan’da da insanlar özel hayatlarına çok dikkat ediyorlar. Maalesef aşılamayacak limitler var. Kayınvalidemin anlattığına göre eskinin komşuluğu kalmamış.
Türkiye’de mevcut olup yaşadığınız yerde bulamayacağınız sizin için önemli olan bir şey var mıdır, varsa nedir?
Pakistan’da çok düşünmemiştim bunu ama Arabistan’da en çok özlediğim şeyse özgürce elimi kolumu sallayarak yürüdüğüm sokaklar, caddeler… Tertemiz havası…
Türkiye’den giderken yanınızda götürdüğünüz ve yaşadığınız yerde özlemini duyduğunuz, ulaşması zor veya imkansız yiyecekler nelerdir?
Pakistan’dayken yazları her Türkiye ziyaretimde çantamı çikolata, bisküvi, çeşit çeşit hazır çorbalarla doldururdum. Burada sevdiğim markanın çikolatasını, bisküvisini buldum şükür. Çok düşkün değilim ama sucuk istemiştim annemden buraya gelirken. Bir de yufka.
Mümkün olsa, yaşadığınız ülkeden Türkiye’ye bir şeyler götürmek, taşımak isteseniz, bunlar neler olurdu?
Pakistan’dan çok sevdiğim baharatlı yemekleri. Arabistan için düşündüm şöyle ama galiba hiç bir şey…
Gözlemlerinize veya tecrübelerinize dayanarak, yaşadığınız ülkede çocuk yetiştirmek konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye’ye kıyasla zorlukları veya kolaylıkları nelerdir?
Her yerde çocuk yetiştirmek eskiye göre çok zor artık. Pakistan üç ülke arasında en kolay olanı herhalde. Arabistan’da erkek çocuklarına tanınan sonsuz haklardan dolayı, erkek çocuğu yetiştirmek kız yetiştirmekten daha zor. Büyüyünce takip etmesi. Kadın olarak yalnız dışarı çıkamıyorsunuz, arabasız zaten çıkılmıyor, şoförünüz yoksa onu da kullanamıyorsunuz zira hala Arabistan’da kadınlar araba kullanamıyor. Kral her ne kadar sıcak baksa da bu olaya toplum olarak karşı çıkıyorlar. Anne olarak oğlunuzu takip edemiyorsunuz yani. Kız çocukları da maalesef çoğu yüksek hayat standartlarını görerek büyüyorlar ve onun şımarıklığı ile uğraşmak çok zor.
Çok tesekkür ederiz Zehra Hanım.
Röportaj: Hanne Meryem
Ocak 2011
Benimde Sudiarabistanda Riyat baş kentinde bir sudi firmasında yetkili elektironik mühendisi olarak dört yıldır çalışan bir oğlum var. Oğlum ve bizler defalarca gidip orada yaşadık.Bizler sevdik oğlumuz daha çok seviyor ama orasını türkiyede yaşayan kız anne ve babalarına anlatamıyoruz.Sizin sunumunuzu çok sevdik .orasını aynen anlatmışınız Bizlere çok yardımcı oldunuz .Emeğinize elinize sağlık.Selamlar.
benim için çok bilgilendirici oldu ve çok zevkle okudum. teşekkür ederim…