Homeless Shelters
İnsanın, kendini her türlü tehlikeden koruyacak, ocağında içini ısıtacak sıcacık bir çorbanın kaynadığı ve kapısında kendisini bekleyen sevenlerinin olduğu bir yuvaya sahip olması dünyanın en büyük nimetlerinden biridir kuşkusuz. Bu açıdan bakıldığında yuva, sadece başının üzerindeki bir çatıdan ibaret olmadığı gibi, esasen herşeyiyle koruduğun ve korunduğun değerler anlamına da gelir. Böylesi bir yuvanın ne çok işlevi olduğunu görmemek için ya kör veya gaflet içinde olmalıdır insan.
Yuva ve sahip olduğu maddi ve manevi değerler özenle korunmalı, her türlü felakete karşı tedbir alınmalı ve savunmasız bırakılmamalıdır. Buna karşılık herhangi bir sebeple elimizden kayıp gidebilecek, varken yok olabilecek maddi değerlere bağlanıp kalmamayı bir ilke ve hayat prensibi haline getirmeyi ihmal etmemeli, gönlümüzde bir yer bulmasına da müsaade etmemelidir.
Her toplumda zengin, orta halli ve fakir olması çok tabidir. Ama özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılar, fakir ülkelerin yanında zengin ülkelerde de benzer sorunlara yol açmış görünüyor; açlık, işsizlik, evsiz kalmak… gibi.
İstatistiklere göre 350 milyonluk Amerika`da son yıllarda evsiz insan sayısı beş milyona ulaşmış durumda. Bu rakamlar maalesef her geçen yıl biraz daha artarak büyüyor. Bir çok insanın sokakta bir bankta veya karton kutuların üzerinde, köprü altlarında, metrolarda, uyuduğunu veya bir ailenin arabalarında yatıp kalktıklarını görmek artık kimseyi şaşırtmıyor… Özellikle de büyük şehirlerde.
İnsanları bu duruma düşüren sebepler neler ve bunları ortadan kaldırmak için neler yapılabilir, bu tamamen başka bir makale konusu. Ama kısaca belirtmek gerekirse; gelişen toplumlarda ekonomik sebepler tek başına suçlu ilan edilse de, asıl suçlunun o toplumu oluşturan insanların gittikçe bencilleşmesi, kendisinden başka kimseyi düşünmez hale gelmesi, etrafına duyarsızlaşması ve dini ve ahlaki çöküntü olduğu görülecektir. Rahat ve sıcasık evlerimizde, kendimizden başka insanların varlığını unutarak yaşıyor ve bir başkası için parmağımızı dahi kıpırdatmıyoruz. Müslüman toplumlarında hala din ve ahlak sayesinde duyarlı insanlar olduğunu bilmek içimizi rahatlatsa da bunun hiç de yeterli olmadığını biliyoruz.
Amerika`da barınma evleri (homeless shelters)
Amerika`da gittikçe artan fakirlik ve evsiz insan sayısı, barınma evlerinde kalmak isteyenlerin sayısında da artışa neden oluyor. Barınma evleri kısaca; kar amacı gütmeyen geçici barınma imkanı sağlayan yerler olarak tarif edilebilir. Yerel veya federal yönetim ve kiliseler tarafından finans edilir veya gönüllü vatandaşların sınırlı imkanlarıyla ayakta durmaya çalışırlar. Hemen hepsi birbirinin aynı olan bu evler, sadece erkekler, sadece kadınlar veya aile olarak barınma imkanı sağlayan mekanlar olarak düzenlenmişlerdir.
Genellikle sabah kahvaltısından sonra evi boşaltıp, akşam yemek ve uyumak için tekrar geri dönülebilecek şekilde hizmet veren barınma evlerinden her çıkışta yeniden kayıt olmak gerekiyor. Bu, bir barınma evi bulabilmek için öğleden sonra kuyruğa girmek mecburiyetini getirirken, uzun kuyruğun sonunda, yer kalmayıp, içeri girememe tehlikesi olduğu anlamına da geliyor.
Barınma evleri günde çoğu kez sadece 30 kişinin yıkanmasına izin verebiliyor, bazılarında ise daha bile az olabiliyor. Bir çok barınma evinin sadece on onbeş kişinin çamaşır yıkamasına yetecek kapasitede donanımları var. Özel bir oda bulmak mümkün olmadığı gibi, ailece kalmanız da neredeyse imkansız durumda.
Barınma evlerinin durumu
Barınma evlerinin kişinin ihtiyaçlarına gerçekten cevap verip veremediği büyük bir tartışma konusu. Hatta kimileri barınma evlerinin, evsizlerin başını sokup güvende olacakları mekanlar olmaktan çok uzak, tehliklelerle dolu mekanlar olduğunu savunuyorlar. Bu sebeple insanlar barınma evlerini değil, sokakta veya varsa arabalarında gecelemeyi tercih edebiliyorlar.
İnsanların bu evleri tercih etmeyişlerinin başlıca sebepleri şöyle olabilir;
- Her akşam başka bir yerde geceledikleri için, barınma evlerinde kalanların bir çok hastalık ve parazit taşıyor olmaları,
- Evsiz insanların bir kısmının az da olsa gelir getiren bir işte çalışıyor olmaları ve bir barınma evine girmek için saatlerce uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalmaları,
- Barınma evlerinde kalanların kullansa da kullanmasa da uyuşturucu veya alkol rehabilitasyon seanslarına katılmak sorunda bırakılmaları,
- Sokakta kalan aileler aynı evde yer bulamazlarsa, çocuklar ve anne baba, bazen bütün aile ayrı barınma evlerine gitmek zorunda kalmaları( Bu da bir çok tehlikeyi beraberinde getiriyor. Özellikle de çocuklar ve kadınlar için.)
- Barınma evlerinde, savunmasız kalan insanların simsarlara kurban olma ihtimali (hırsızlık, uyuşturucu satışı ve daha bir çok tehlike…)
Müslüman barınma evleri
Aklınıza şöyle bir soru gelebilir; Peki bir Müslüman bu duruma düşerse ne olacak? Müslüman kadınlar ve çocukları sokakta kalırsa koskoca Amerika`da nereye giderler?
Amerika`da yaşayan biri olarak en çok konunun bu yanı ile ilgileniyor olsak da, Müslüman olmayan halklara kayıtsız kalacağız, onların sıkıntısını gözardı edeceğiz anlamına gelmiyor. Biz, sadece Müslüman kardeşlerimizin sorunlarını bilmek ve çözüme katkı sağlamak amacını gütmekteyiz.
Sokakta kalan Müslüman kardeşlerimiz özellikle de kadınlarımız maalesef ya camilerde, mescitlerde yatıp kalkıyor, bankların üzerinde uyuyor veya barınma evlerinde kendi dini yaşam tarzına uymayan manzaralarla karşılaşabiliyor.
Acıdır ki, Amerika`da özellikle Müslüman kadın ve çocukları barındıracak, çok sınırlı ve dar kapasiteli evler dışında fazla seçenek yok. Çünkü bu konuda ne yeterince bir bilinçlenme, haberleşme veya yardımlaşma var, ne de mevcut durumu düzeltmek için toplumda yaygın bir çaba oluşmuş durumda.
Öncelikle Müslüman kardeşlerimizi bu hazin duruma düşüren sebeplere bir göz atalım;
H.O.M.S. (Housing Outreach for Muslim Sisters)`un yurt annesi Jamilah İbrahim, Müslüman kadınların evsiz kalma sebeplerini bir kaç maddede şöyle sıralıyor;
- Sonradan Müslüman olan kadınlar, Müslüman olmayan aile fertleri tarafından Müslüman olduğu için reddediliyor va kadının ihtiyacı olduğunda da yardım etmiyor,
- Dış ülkelerden göçmen olarak gelip burada evlenen erkekler, green kart alınca Müslüman dahi olsa hanımlarını terkediyor,
- Bazı bekar veya yaşlı Müslüman kadınlar, maaş çekinden maaş çekine bir hayat sürüyorlar, hasta olmaları ve ya beklenmedik bir harcama ile karşılaşınca, kira bedellerini ödeyemez hale geliyorlar ve evin geçimini sağlayamıyorlar,
- İngilizce bilmeyen, herhangi bir iş becerisi olmayan kadınlar, evin geçimini üstleniyor. Sonuç malum…
- Eşleri tarafından ciddi fiziksel tacize uğrayan kadınlar eşleri tarafından sokağa atılıyor ve çocukları da ilgilenmiyor….
Müslüman kadınlar için az da olsa rahatlama getirecek projeler;
Müslüman kardeşlerimizin içine düştüğü bu çıkmazdan kurtarabilecek bir çok çalışma var demeyi çok isterdik. Ama maalesef bu konudaki çalışmalar son derece yetersiz. Her şeye rağmen insanı ümitlendiren bazı gelişmelere var ki Müslümanların bilinçlenmesi ve örnek teşkil etmesi bakımından önem arzediyor.
Özellikle Müslümanların yoğun yaşadığı Kuzey Virginia ve Washington bölgesinde bu anlamda bir bilinçlenme örneği sayılabilecek, bölgedeki Müslüman kadın ve erkeklerin başlattıkları, eşleri tarafından fiziksel tacize uğramış kadınların yanında güçlerini birleştiren, kadın ve çocuklara maddi ve manevi destek veren girişimler mevcut.
Muslimat Al-Nisaa Home Center; 1987′ de evsiz kalan Müslüman kadın ve çocuklara sosyal, kültürel ve sağlık konularında yardım etmek amaciyla kurulmuş, 2005 yılında ise projelerine shelter programını da ilave etmiş bir organizasyondur. 18 ila 64 yaş arasında, evsiz kalan Müslüman kadınlara yardımcı olmak için açılan ve Washington DC bölgesınde bulunan bu merkez ” Müslüman kadınların yüzde ellisinin aile içi şiddet dolayısıyla evsiz kaldıkları ” gerçeğinden yola çıkarak, musluman kadın ve çocuklara kalacak yer ve yemek sağlıyor. Bu projenin, hem kişinin kendine ve hem de Müslüman toplumuna olumlu katkıları olacağını savunuyorlar.
MANA (Muslim Alliance In North America); Organizasyonunun başı İmam Joharı liderliğinde, aile içi şiddetin hem Amerika`da hem başka ülkelerde çok ciddi bir sorun oluşturduğu konusu dikkatlere çekilerek, “Aile içi şiddete karşı Müslüman erkekler” adı altında çalışmalar yapıyorlar.
ICNA (Islamic Circle Of North America) ve MWHN (the Muslim Women’s Help Network)`in girişimleriyle New york`ta Müslüman kadınlara geçici bir ev temin etmek amacıyla, bağış kampanyası başlatılmış. Kampanya sonucunda 12 kadının kalabileceği bir ev satın alınmış. Bu evde kadınlar; avukatlık, ibadet, ev bulmada yardım, haklarını koruma, eğitim desteği, iş arama, kahvaltı ve akşam yemeği gibi ihtiyaçlarını temin edebiliyorlar.
Bu evlerde kadına sadece maddi ihtiyaçları, temel gıda maddeleri beslenme gibi ihtiyaçları değil aynı zamanda kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayacak çeşitli kurslar tertip edilerek, yetenek, bilgi ve donamım da kazandırılmaya çalışılıyor.
Böyle bir projenin yıllık masrafı; güvenlik görevlisi, yönetici ve yurt annesinden oluşan üç kişilik bir görevli kadrosu ile birlikte, kadınların taşımacılığı, günlük alışverişi, büro yönetim işleri, evin giderleri de hesaba katılırsa, 230 bin dolara mal oluyor.
Boston`da ICNA ve Masjit Al Qur`an`ın ortaklaşa yaptıkları bağış kampanyalarıyla kadın ve çocukları için beş odalı bir ev satın alınıp yenilenmesi ve yakın bir gelecekte hizmete açılması planlanıyor.
Bunların dışında, Amerika`da bir çok cami ve mescidde verilen bir ziyafetin ardından kalan yemekler en yakındaki barınma evlerine gönderiliyor ve çoğu kez mescit cemaatinden gönüllüler yemeklerin dağıtımına yardım ediyor. Barınma evlerine tek başına yemek pişirip götüren Müslüman hanım kardeşlerimiz de var. Böyle bir çalışma hem Müslümanların kırılan ve yaralanmış imajına olumlu kazanımlar sağlıyor, hem de barınma evlerinde muhtemelen bulunan Müslüman kardeşlerimiz de mahrum edilmemiş oluyor.
Son Söz;
Bilinmelidir ki Amerika`daki barınma evlerinde, tahmin edilenden çok daha fazla Müslüman barınmaktadır. Üstelik din, dil, ırk, mezhep ayırt etmeksizin bütün insanlığa hizmet etmenin faziletini bilen herkes bu çalışmaları fırsat bilip sevapları kazanmanın hesabını yapmalıdır. Görünen odur ki, bu tür sıkıntılar ekonominin kötüleşmesi, insanoğlunun bencilleşmesi ile birlikte artacak ve hizmet ehline daha çook vazifeler düşecektir.
Müslümanlara düşen, öncelikle, kadını, erkeği veya bir aileyi “evsiz” duruma düşüren nedenleri araştırmak, maddi ve manevi yardımlar yapmak, desteklemek, iyi organize olmak ve kendi sosyal yardımlaşma kuruluşlarımızı artırmaktır. Ancak bu şekilde vurdum duymazlığımızın, bencilliğimizin, adaletsizliğimizin ve toplumdaki dengesizliklerimizin önüne geçmek mümkün olacaktır.
Toplumsal ahlakın (ya da ahlaksızlığın) faturasını, ihmal edilenler kadar ihmal edenlerin de ödeyeceği unutulmamalıdır…
Araştırma; Rabia Yener
Aralık/2012
Çok önemli bir konuyu,çok güzel bir şekilde işlemişsin Rabia abla,ellerine sağlık,