Ramazanı yurtdışında nasıl yaşıyorsunuz ve özel kılmak için neler yapıyorsunuz?
Nur Hanım, Minnesota:
Bu konuda biraz suçluyum, özel bir şey yapmıyorum. Sanırım etrafımızda Müslümanlar çok olduğu, çocuklar da İslami okulda okudukları için orada Ramazanla ilgili aktivitelerin yapılması benim pek fazla özel hazırlık yapmamı gerektirmedi. Çocuklar küçükken ve Ramazan kış aylarında iken eve bazı ışıklar asmıştık.
Günay Şen, Kanada:
Ramazan ayı, zaten özel ve yapılacak ibadetlerin belli olduğu bir ay. Bu ayda yapılması gereken ibadetler, diğer gündelik farz ve nafile ibadetlerle birleşince başka bir şeyler yapmaya da çok zaman kalmıyor. Günler yapılması gereken farz ve nafile ibadetleri yetiştirmek çabası ile geçtiğinden, hangi ülkede veya şehirde olduğunuzun pek de bir anlamı kalmıyor. Ramazan ayına, öncesindeki Recep ve Şaban ayından hazırlanmaya başlamak, o ayları da Ramazan ayındaymış gibi yaşamak da Ramazan ayına bir ön hazırlık ve bir tür yaşam biçimi oluyor.
Ramazan ayının ülkemiz dışında bulunduğumuz yerlerde nasıl yaşandığına ilişkin gözlemlerime gelince, Ramazan ayının ne denli farklı yaşanabileceğini ilk gördüğüm yer Dubai oldu. Son ana kadar ne zaman başlayacağının açıklanması beklenen Ramazan ayı için okullar ve işyerleri mesai saatleri düzenlemesini önceden yapıyorlardı. Mesai saatleri daha geç başlayıp, daha erken bitiyordu. Müslüman olmayan ziyaretçilere kılık kıyafetlerine dikkat etmeleriyle ilgili uyarılar yapılıyordu. Ramazan ayında iftardan önce yiyecek-içecek yerlerinin açık olması ancak özel izinle ve çok az sayıda yer için mümkün oluyordu. Hayat, şehirde Müslümanlar için iftardan sonra başlıyordu diyebiliriz.
Burada insanların genellikle sahura kalkmadığını ve sahur kavramının da çok farklı olduğunu ilk burada gördüm. İftarla birlikte başlayan yeme-içme, sahur saatine kadar sürüyordu. Bunun için çok lüks büyük iftar çadırları kuruluyordu, insanlar parasını ödeyerek girdikleri bu çadırlarda bütün gece yiyip, içip, sahura kadar vakit geçirebiliyorlardı. Alışveriş yerleri ve ailelerin gidebilecekleri eğlence yerleri de bu ayda açık oldukları saatleri gece yarısına ve sonrasına kadar uzatıyordu. Ramazan ayının aslında Dubai’de yaşayan maddi durumu iyi insanlar tarafından özel ve eğlenceli bir yaşam değişikliği olarak algılandığını söylemek mümkün. Bu eğlenceli ortamlar, dini, ibadetleri yaşamaktan veya öğretmekten çok o ülkenin kültürünü, yabancılara öğretip, sevdirmede önemli oluyordu.
Dubai’den sonra Ramazan ayını ülkemiz dışında yaşadığımız yer Kanada oldu. Toronto’da bir okulun bünyesinde bir araya gelen Müslüman Türk’ler her gün birlikte iftar yapıp, namazlarını birlikte kılıp, sohbetler dinleyip, çocuklarına eğlenecekleri ortamlar sunup, sahur vaktine kadar birlikte zaman geçiriyordu. Vancouver’daki Türk camisinde ise haftanın sadece üç günü bir araya gelinen iftarlar planlanıyor. Ramazan ayında Türkiye ile Kanada’da olmak açısından tek farkı ise Kanada’da ezan sesinin duyulabileceği camilerin ve insanların yakın olmak isteyecekleri uhrevi mekanların, ziyaret yerlerinin olmaması diye düşünüyorum.
Onun dışında Ramazan ayında, insanın ülkesinde veya ülkesi dışında olması çok fark meydana getirmiyor. Ramazan ayını nasıl geçirmek istiyorsanız ona uygun ortamı bulunduğunuz yerde oluşturup, o şekilde yaşamanız mümkün. Ülkemizde onaylamadığınız Ramazan etkinliklerine katılmayabilirsiniz veya onları yurt dışında da sürdürebilirsiniz.
Dusuncelerinize katiliyorum,insan Allahla birlikte olduktan ve istedigi ortami bulundugu her yerde yarattiktan sonra”gurbette ramazan”diye bir soylem olmasa gerek..Allah razi olsun..