İslamı Hassasiyeti Benimsemiş Çocuklar Yetiştirmek- Hayat Tarzı Olarak İslam

“Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.”

Buhari, Tefsir (Rûm), 2

Alemlere rahmet olarak gönderilen yüce Nebi SAS’ in bu sözleri de şahittir ki, Rabbimiz anne- babaların ellerine, pür-i pak, fıtrat-ı İslam cennet meyvelerini adeta birer emanet olarak sunar.

Emanetin tanımı, sözlükte ‘Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse’ olarak geçer. Emanete sahip çıkmak ağır bir yüktür ve hassasiyet gerektirir. Hele ki söz konusu evlat olunca, onu doğduğu fıtrat üzere yetiştirmek ve hayatını o şekilde tanzim etmesini teşvik etmek anne babanın en büyük sorumluluğudur. Bu aşamada bir anne- babanın en büyük yardımcısı, temel kaynaklardan sonra, elbette bu kaynakları özümsemiş, tecrübe sahibi büyüklerdir.

İlk bölümü “Eş Seçimi, Evlilik ve Bebek Bekleme Aşamaları” ve ikinci bölümü “Dini Eğitim” olan bu yazı dizisinde, bu işi tecrübe etmiş, “İslamı benimsemiş Müslüman çocuklar” yetiştirme yolunda çaba sarf eden anne-babalara bazı sorular yönelttik. Bu üçüncü bölümünde ise, ailelere bir hayat tarzı olarak İslam’ı teşvik ederken çocuklarını nasıl yönlendirdikleri konusunda sorular sorduk.

Yaşayan güzel örneklerin nadide olduğu günümüzde, böyle ailelerin ve gençlerin artmasını diliyoruz Rabbimizden.

Çocuğunuzun günlük hayatına kattığınız sünnetler nelerdir? Bunları pekiştirmek için nasıl bir yol izlediniz?

En büyük çocuğu 31, en küçüğü 18 yaşında olan bir annenin her şeyi hatırlaması oldukça güç. Aklıma geldiği kadarıyla, oturarak ve 3 yudumda su içmek, yemeğe besmeleyle başlamak, elhamdülillah ile bitirmek, sağ elle ve önünden yemek yemek, tırnak kesme adabı, yemeğe tuzla başlamak, cemaatle namaz kılmak, hapşırınca elhamdülillah demek, hapşırana yerhamükellah demek vb. gibi sünnet davranışları nedenleriyle anlatarak ve günlük hayatta uygulayarak pekiştirmeye çalıştık. Elimizden geldiğince sünneti seniyyenin önemini ve nedenlerini anlattık.

Söz kesmeme, yeme içme, kişisel bakım.

Öncelikle anne baba olarak örnek olma gayretinde olduk. Aile büyükleriyle büyüdükleri için onlardan da etkileşim ve kazanımları cok oldu. Yaşanılan sosyal çevrenin de katkısı oldu.
Yemekten önce sonra el yıkamak, tuvalete sol ayakla, eve sağ ayakla girmek, namazların sünnetlerini kılmak gibi önemli alışkanlıkları kazanmaları için çaba gösterdik.

Sofradaki sünnetler, su içmedeki sünnetler, gece yatarken yapılması sünnet olan uygulamaları birlikte yapmaya çalıştık.
Abdestli olmalarına özellikle çok dikkat ettim, evden çıkarken Ayet el-Kürsi okumaları en önemli olanlarıydı. Suyu oturarak içmek, besmeleyle yiyip içmek gibi davranışları sık sık hatırlatarak alıştırmaya çalıştım. “Tabağınızı mutlaka sünnetleyin” demek eşime aitti. “Paranız bereketli olur oğlum” diyerek anlatmaya çalışırdı. Elhamdülillah etkili de oldu.

Sosyal hayatla ilgili olarak güler yüzlü, tatlı dilli olmak, selamlaşmak, çocuklara ve yaşlılara karşı şefkatli olmak, sıla-i rahim gibi hususlarda örnek olarak ve Efendimizin (SAS) bu hususlardaki muamelelerini anlatarak öğretmeye çalıştık.

Yemek önce ve sonrası elleri yıkamak, sofra duası, abdestli dolaşmak (özellikle okula giderken), misafir karşılama, ağırlama, hatırladıklarım arasında.
Öncelikle kendimiz uyguladık ve genelde Riyazu’s Salihin’den konu ile ilgili hadisleri okuyup gözlemledik. Sürekli söyleyince inatlaşıp yapmıyorlar. Ama şöyle de bir durum var; uyarılmayınca da gevşeklik gösteriyorlar. Sofra ve iftar duasını ezberlenmesi gerektiğini söyleyip eğitim planına aldık mesela. Ellerin yıkanması, tabakların sünnetlenmesi genelde hatırlatıldı.

Besmele çekmeyi, oturarak su içmeyi, selam vermeyi, yardımda bulunmayı, evden çıkarken dua etmeyi, hayvanlara iyi davranmayı, çevresine zarar vermemeyi, temiz olmayı. Ben örnek oldukça o zaten bu gördüklerini uyguladı. Anne baba en iyi rol model çocuklar için.

Bu hususta bireysel çabalar harcıyorduk, sofra duaları, yemeğimize tuzla başlamak gibi. Yine yaş aralıklarına uygun Peygamber Efendimizin (SAS) şakaları ve tebessümü, gibi mevzuları çocuk ve genç oluşlarına göre peyderpey mevzu ediyorduk ev ortamımızda. Yöntemimiz her zaman onları buluşturduğumuz bir yemek sonrası, çaylar içilirken konuyu Peygamberimiz (SAS) e getirmek tarzında oluyordu. Çünkü bir çocuğun Peygamber Efendimiz’ i (SAS) sevip sünnetini uygulamasının, kurumların eline bırakılmayacak kadar ailevi önemi olan bir mesele olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte anaokulu, sosyal organizasyonlar ve aktivitelerden de hiç kesintisiz her daim istifade ettik. Köprüler kurmaya çalıştık.

Tek tek maddelendirmek çok zor ama zaten Rabbimizin rızasını ilk plana alarak yaptığınız herşey sünneti seniyyenin bir parçasıdır. Ve “Dosdoğru insan olun. Bir şeyi Allah’ın rızasını kazanmak için yapacaksanız yapın yoksa yapmayın. O desin, bu sevsin diye yaparsanız hiçbir karşılık bulamazsınız, yorgunluktan başka birşey elinizde kalmaz” derim, çocuklarıma da kendime de.

En kolayı gibi görünse de “Gülümsemek sadakadır” hadisini hatırlatırız birbirimize, suratlarımız bazen asıldığında. Şaka da olsa yalan söylememeyi şiar edindik. Asrı saadetten örnekler vererek, hikayeleştirerek kalıcı olduğunu gördük. Yoldan insanlara eziyet verici şeyleri kaldırırken eşim bu hareketin sünnet olduğunu, hiç görmedikleri dedelerinin de bu sünneti severek yaptığını anlatırdı. Hediyeleşmenin sünnet olması onları çok mutlu ediyordu. Cuma günleri ufak tefek hediyeler alıyoruz hala. Sevdikleri yemekleri yapma gayretlerimiz devam ediyor.

Selamı vermek ve misvak galiba. Herkese selam vermek ve hatır sormak konusunda sitede bizim çocuklar bayağı meşhurdur.

Çocuğunuzun Efendimiz SAS’ den günümüze kadar gelmiş mübarek “güzel insanları” örnek almasını nasıl teşvik ettiniz?

Çocuklara bir şeyi sevdirmenin en güzel yolu hikaye etmektir diye düşünüyorum. Eşim de ben de çocuklarımıza Efendimiz (SAS), diğer peygamberler, sahabe-i güzin efendilerimiz ve yüce şahsiyetlerle ilgili hikayeler okuduk, anlattık. Evimizde televizyonumuz yoktu ama alternatif olarak video alıp dini içerikli ve yüce insanların hayatlarını konu alan filmleri beraberce izleyip, yorum yaptık. Çocuklar çok küçükken bile örnek alınması gereken, yaşayan büyük şahsiyetlerin sohbetlerine giderken onları da götürdük.

Uyumadan önce her birini anlatarak.

Anne baba olarak kendimize Peygamber Efendimiz’i (SAS) rehber olarak aldığımızı, babalarının da daima bunu her fırsatta dile getirmesi bilinç altlarına işledi diye düşünüyorum. Vefat etmiş olsalar da büyüklerin yol gösterici ve hayatlarının örnek alınması gerektiğini, büyüklerimize gösterdiğimiz yoğun sevgi ve saygı ile hissettirdik.

Günlük hayatlarında bir olayla karşılaştıklarında ya Peygamberimizden ya da sahabeden örnek veriyorum. Sorunları nasıl hallettiklerini, nasıl davrandıklarını söyleyip örnek vermeye çalışıyorum. Onların başına da böyle benzer olaylar gelmiş ve şunu yapmışlar diyorum.

Onların hayatları ve muameleleri ile ilgili sohbetler ederiz.

Öncelikle kendim sohbetlerini dinledim, kitaplarını okudum ve bunu görmelerini sağladım. Evde bulunan güzel insanları anlatan kitaplardan yaşlarına uygun olanları tavsiye etim.

Kıssalarla, kabir ziyaretleri ile ve böyle özel kıymetli şahıslarla çocuklarımızı tanıştırarak örnek almaya çaba harcıyoruz. Radyo ve yeni medya vasıtalarını kullanıyoruz hamd olsun. Ailede muhabbet ortamlarında bu kişileri mevzu ederek de o sevgiyi aktarmaya çalıştık. Mesela somut bir örnek olarak; doğum gününde oğluma Hazreti Ali efendimizin bir kitabını aldım hediye ettim. “Ben seni Hazreti Ali efendimize çok benzetiyorum” dedim. Bu tip teşebbüslerle o dünyaya girmelerine de vesile olmaya gayret ediyoruz. Onları da cesaretlendiriyoruz bu özdeşleştirmelerle.

Onların sohbetini dinleyerek, ‘hoca dede’ diye onlara sevdirerek.

Hatmelere beraber katıldığım güzel arkadaşlarım onlara teyzelik yaptılar. Büyük teyzelerin feyz ve muhabbeti onlara birer örnek oldu.

Birlikte bu güzel insanların hayatlarını okuyarak. Ortaokul 2. sınıfta oğlum halifelerin anlatıldığı tiyatroda rol almıştı. Cübbeye benzer bir gömlek bulmak alışverişte epey zamanımı almıştı ama değdi. Sahnede oğlumu ve arkadaşlarını öyle pırıl pırıl görünce gözyaşlarıyla dualar etmiştim, o güzel insanların yolundan ayırmasın diye.

Akra FM le. Akra bizim evde en büyük yol gösterici. Tv de almadık. İnternet girene kadar.

Çocuklarımıza dinimizde değerli şahsiyetlerin isimlerini verdik. Büyürken de isimlerini aldıkları şahsiyetlerin hayatlarını öğretmeye gayret ettik. Yaşlarına uygun kitaplardan destek aldık.

İslam kültürünü çocuğunuzun hayatına nakşetmek için yaptığınız yıllık alışkanlıklarınız nelerdir?

Bayramlarda büyük ziyaretlerini hep beraber yaptık çocuklarla. Bu durum gençlik yıllarında ya da sınavları olduğu zamanlarda da değişmedi. Kandillerde aile büyüklerini beraber aradık.

Tarih sevgisi aşıladım. Güzel örnekleri araştırıp sevmelerini sağlama gayretinde oldum. Çocukluk çağlarından itibaren büyüyene kadar, zamanlarının teknolojisini kullanarak (video, vcd) dini içerikli çizgi filmlerle hem önemli şahsiyetlerin hayatları ve güzel alışkanlıklarını öğrenmelerini, hem de ahlak serileri ile ahlaki temellerin farkettirmeden ders gibi ya da anne baba telkini olmadan karakterlerine işlemesini sağlamaya çalıştım. Müziğin de çocuğun motivasyon ve gelişiminde önemli bir role sahip olduğu kanaatindeyim. Yaşlarına göre ritimli sözleri eğitici ve anlam içeren ilahileri sevdirdim.Özellikle ailecek kısa ya da uzun seyahatlerde bu materyalleri kullandık.

En sevdiğim ve beni hem duygulandıran hem de gururlandıran; ailece cemaatle namaz kılmak, Ramazan ayında daha dikkatli olmak, kutsal değerlerimize âzâmi derecede saygılı ve hassas olmak.

Ebeveynler olaŕak islam ahlakını yaşamaya gayret ediyoruz. Bunları yaparken yaşadığımız huzurun da muhabbetini ve değerlendirmesini yaparız.

Her ne kadar okul döneminde rutin olmasa bile haftada bir akşam, özellikle cuma akşamı çocukların sesli Kur’an okumalarını ve dua yapılmasını istedik. Bu konuda ebeveynler kararlı olunca çocuklar da ilgili olmaya başlıyor (bunu fark ettik). Ramazan boyunca Ramazan ve Takva Eğitimi kitabı sesli olarak okundu hergün. Ve tüm aile bireyleri dinledi. Sonrasında sorular soruldu. Ramazan dışında haftada bir akşam Riyazu’s Salihin hadis okuması, çekilişi yapıldı. Genelde aile olarak rutinimiz bu şekilde oluyor.

Sabah namazlarına gidiyoruz. Çevremizde ahlaklı, edepli, güzel insanlar ve aileler var. Çok şükür onlarla aile kamplarına gidiyoruz. Derneklere götürüyorum. Kandil kutlamalarına ve hicri kutlamalara dikkat ediyoruz. Kendi kültürümüzü yaşatmaya çalışıyoruz.

Aklıma ilk gelen; evde birlikte cemaat olmak, kitap okumak ve çay sohbetleri yapmak. Bu vesileyle çocuklarımızın İslam kültürü ve sanatı hakkında, İslam’ın geleceği hakkında fikir yürütmelerine bir zemin hazırlamak. Bayramlarda büyüklerle beraber olmak, özellikle yaşlılarımızın evlerimizde kaldığı süre boyunca çocuklarımıza eski zamanlar hakkında nasihatleri için ortam oluşturmak. Kültürün sözlü aktarımını sağlamak çocuklarda müthiş etkiler uyandırıyor. İslam ülkeleri, İslam edebiyatı, İslam tarihi ve kültürel mirası geziler ve kitaplar vesilesiyle hayatımıza dahil etmeye çalışıyoruz.

Yaşantımızın İslamî olmasına gayret gösteriyoruz zaten. Çocuklar da o ortamda kendiliğinden öğreniyor. Mesela, oğluma hiçbir zaman erkek misafir gelince benim bulunduğum odanın kapısını kapat demedim. Ama benim doğal tutumum sebebiyle kendileri beni uyarıyor.

Şimdi kızlar evlendi. Evlenmeden önce evde akşamları çay saatimiz olurdu. Babaları da onlara yazın dini program yapardı. Programı başarıyla bitiren büyük ödül alıyordu.

Birlikte kitap okuma saatlerinde meal ve hadis yoğunluklu eserler okumak. Cemaatle namaz kılmak. Sıla-i rahim yapmak. Komşularımıza ve yaşlı insanlara yardım etmek, bir kase yemek götürmek. Sadaka verirken kendi elleriyle vermeye, bazen de gizli hayır yapmaya teşvik ediyoruz. En sevdiği kıyafeti ya da oyuncağı paylaşması yönünde çaba harcıyoruz.

Bayramları kandilleri fırsat bilip yaşatmaya çalışıyoruz. Hocamız o günlerde yapılacakları söylüyor genelde. O minval üzere yapmaya çalışıyoruz.

Yurtdışında yaşıyorsanız, çocuğunuzu/ çocuklarınızı yetiştirirken zorlandınız mı? Bu zorluklarla nasıl başa çıkabildiniz?

Yurt dışında yaşadığımız dönemlerde ciddi zorluklar yaşamadık. Okullarını da inancımıza göre seçmiştik. İlköğretim çağında iken iyi seçilmiş bir kurum olmasına rağmen ufak tefek sıkıntılar oldu. Anne baba olarak evladımıza dini vecibelerini yerine getirmesi konusunda manevi destegi maksimum seviyede verdik (öğle namazı ve cuma namazı gibi). Örneklendirmek gerekirse; istisnasız her Cuma 1 saatlik mesafe olmasına rağmen babasının okula gidip Cuma namazı için olduğunu yazarak (ki bu da ufak yaşda dürüstlük ve özgüven açısından faydalı oldu) izin defterini imzalayarak Cuma’ ya götürüp tekrar okula bırakması .

Yaşadığımız şehirde çocuklarımızın İslami eğitim alabilecekleri bir okul olmadığı için eşim de ben de camimizin kapanmak üzere olan Pazar okulunda görev almak istedik. Eşimin desteği bazı sebeplerden ötürü çok uzun sürmedi fakat benim vaktimdeki esneklik sayesinde 10 seneden fazla çeşitli görevlerde bulunmuş oldum. Anne babanın camiye ve İslami eğitime ciddiyetle önem verdiğini çocukların yakinen görmesi etkili olmuştur diye ümid ediyoruz.

Türkiye’de yaşıyorum. Burada bile yetiştirirken zorluk çekiliyor, Allah yurtdışındaki kardeşlere yardım etsin.

Çocuklar yurt dışında doğdu. Bir dönem kreşe vermiştik kızımı, 7 ay kadar. Öğretmenleri çok ilgiliydi ama dini eğitim konusunda tedirgindik. Müslüman çocukların yemeklerine titizlik gösteriyorlardı. Ama ruhlarındaki açlığı gidermek için birşeyler yapmak gerekiyordu. Kreş dışında bir kaç arkadaş gönüllü dini eğitim veriyorduk evlerimizde. Bu kısa da sürse, çok faydasını gördük.

Dil benim için çok önemliydi. Çocuklarımızın Türkçe’yi iyi öğrenmeleri konusunda Allah’ın yardımıyla gayret göstermeye çalıştım. İngilizce’yi sonradan öğrenmiş biri olarak, onlarla sağlıklı iletişime geçememe konusunda endişelerim vardı. Onlarla aynı dili konuşamazsam da aramızda bir kopukluk olur diye korkuyordum. Bunun sadece ebeveyn-evlat ilişkisi açısından değil, kültür, tecrübe aktarımı, aidiyet ve daha pek çok alanda önemli olduğunu da ilerleyen zaman içinde gördüm. Dil eğitimi için her yaz tatili dönüşünde çocukların sınıflarına uygun bilhassa Türkçe ve Sosyal Bilgiler kitaplarını getirip onları ders gibi okuyup öğrenmeleri konusunda itina gösterdik.
Bunun dışında yaşadığımız şehirdeki imkanlar ölçüsünde, hafta sonu İslami okullarına gönderdik. Eşimle kendimiz de camide ve okulda gönüllü vazifeler alarak çocukların da camiyle ve Müslümanlarla ilişkisini kuvvetli kılmaya gayret ettik.
Çocuklarım artık yetişkin birer birey. Kendi çocuklarımdan ve etrafımdan gözlemlediğim kadarıyla şunu söylemek isterim ki; gayret, dua ve teslimiyet karşılıksız kalmıyor. Rabbimiz yardımını üzerimizden eksik etmesin. Amin.

Bu çalışmaya katılıp, tecrübelerini paylaşan ailelere teşekkürü bir borç biliriz.

Yazı dizimizin devamında, katılımcılara çocuklarının sosyal hayatları ve arkadaş çevresi konularında neler yaptıklarını soracağız. Devamında da evlilik aşamasındaki yaklaşımlarını mercek altına almaya çalışacağız inşallah.

Bu konularda yaşayan örnekler arayanlara faydası olması duasıyla…

AKWA

Ağustos 2020- Muharrem 1442

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top